Dünyada altıncı, Avrupa’da Almanya’dan sonra ikinci sırada yer alan Türk Plastik Sektöründe kapasite kullanımı 2020 yılının Ocak–Şubat ve Mart aylarında 2019 yılının aynı dönemine göre artı ancak Nisan ayında önemli ölçüde gerileme yaşandıktan sonra ardından tekrar artış trendine girildi. 2020 yılının Ekim ayında kapasite kullanımı 2019 yılı aynı ayı ile kıyaslandığında 1 puan aşağıda gerçekleşti. 2019 yılı Ocak–Ekim döneminde %72,6 olan sektörün kapasite kullanımı 2020 yılının Ocak–Ekim döneminde ortalama %70’e indi.
Plastik sektörü, 2020 yılının ilk 10 ayında 682 milyon dolar makine yatırımı gerçekleştirdi. Makine yatırımının %67’si ithal makinalardan oluştu. 2020 yılı Ocak – Ekim döneminde, 2019 yılının Ocak-Ekim dönemine kıyasla plastik mamul sektöründe üretim %1,1 gerilerken, ithalat %3,2 arttı, ihracat ise %19,2 yükseldi. Bu dönemde yurt içi tüketim bir yıl önceki aynı dönemle kıyaslandığında miktar bazında %5,4 geriledi. Üretimdeki gerileme düzeyi, ihracat artışı sayesinde düşük kaldı.
İKMİB verilerine göre; plastik ve plastik mamuller ihracatı (plastik hammadde ve plastik mamul toplamı) 2020 yılının ilk 10 aylık döneminde 5 milyar 112 milyon dolar oldu ve 2019 yılının aynı dönemine kıyasla %0,13 arttı. 2019 yılının ilk 10 aylık döneminde %30 olan plastik sektörünün kimya sektör ihracatı içindeki payı, 2020 yılının ilk 10 ayında %34,4’e çıktı.
2019 yılına kıyasla 2020’de; üretimin %1,8, ithalatın %2,6, yurt içi tüketimin %5,3 gerilemesi, ihracatın ise %11,9 artması bekleniyor.
Pandemi bazı sektörlerde aksamalara yol açtı peki plastik sektörü nasıl etkilendi?
Pandemi sürecinde temel ihtiyaç haline gelen ve plastik hammaddeden üretilen maskeler, dezenfektan ambalajları, siperlikler, kolonya şişeleri, test kitleri, hijyenik gıda ambalajları hayati oynadı. Bulaş riskini azaltan ambalajlı ürünlere talep arttı ve bu durum üretimde yükselişi tetikledi. Medikal sektörde özellikle yeni iş fırsatları ve imkânları doğdu. Öte yandan bakanlığın, sebze-meyve ile ekmeğe poşette satış zorunluluğu getirmesi, fabrika ve iş yerlerinde metal-cam kaşık, çatal, bardak, tabldot yerine tek kullanımlık plastik ürünlerin kullanılmaya başlanması da tek kullanımlık ürünlerde talep artışına neden oldu. Talepteki artışa bağlı olarak özellikle ambalaj üretimi ve yatırımları tarafında yoğunluk dikkat çekiyor.
Önümüzdeki yıla ilişkin beklentileriniz nasıl?
2021 yılında daha düşük büyüme bekleniyor. OECD güncellediği ekonomik tahminlere göre Türkiye’nin, 2020 daralma tahminini yüzde 2,9’dan yüzde 1,3’e çekti. 2021 büyüme tahminini ise yüzde 3,9’dan yüzde 2,9’a düşürdü. OECD, aşılar ortaya çıkıp toparlanma sürerken, birçok ülkede ikinci koronavirüs dalgasına rağmen küresel ekonominin görünümünün iyileştiğini belirtiyor. Geçmiş yıllarda plastik sektöründe büyüme hızı, GSMH artış hızının 1–1,5 puan üzerinde gerçekleşti. 2021 yılında GSMH’nin %3 gibi büyümesi halinde plastik sektöründe üretimin en az %4 artış gösterebileceği tahmin ediliyor.
Sektörün başta Avrupa olmak üzere ihracat yaptığı pazarlarda toparlanma sağlanması halinde plastik mamul ve hammadde ihracatının 6 milyar doları zorlaması bekleniyor.
Sektörünüzün öncelikli talepleri nelerdir? 2021’deki ilk beklentileriniz nelerdir?
Sektör, hammadde ihtiyacının sadece %13’ünü yerli üretimle karşılamasına rağmen, yerli üretimin korunması amacıyla daha ekonomik fiyatlarla hammadde temin olanaklarından, ithalata vergiler konularak mahrum edilmekte. Bu durum, yerli hammadde üreticisinin korunması adına sektörün küresel piyasalarda rekabetçi ihracat olanaklarını azaltmakta. Yerli üretici, hammadde ithalatına vergiler konulması yerine, üretim ve yatırım maliyetlerini azaltacak teşvikler uygulanarak korunmalı. Plastik hammadde üretimi, ihtiyacı karşılamıyorsa ithalatın önündeki engeller kaldırılmalı. Sektörün diğer önemli bir sorunu da yeterli katma değer sağlayamamasıdır. Üretim ve ihracatta daha yüksek katma değer sağlamanın başlıca 2 yolu var. Bunlar katma değeri yüksek inovatif ürünler imal etmek ve / veya kaliteden ödün vermeden maliyetleri düşürerek kâr marjını arttırmaktır. Sektörün kaliteden ödün vermeden küresel pazarlarda rekabetçi üretim ve ihracat olanaklarını arttırması için Avrupa standartlarında ve çevreye uyumlu üretim yapması kaçınılmaz.
Dünya ve Türkiye ekonomisindeki olumsuz gelişmeler, plastik sektöründe yerinde sayan hatta gerileyen satış fiyatları ile rekabet etmeyi zorlaştırmakta ve kar marjlarını daraltmakta.
Sektörün bugün için öncelikli sorunlarından biri yüksek enerji maliyetleridir. Avrupa’nın en pahalı elektriğini kullanan sanayicimiz, faturalara yansıtılan YEKDEM bedeli nedeniyle rekabet etme şansını yitirmektedir. İstihdam da bundan olumsuz etkileniyor. Örneğin biz plastik sektörü olarak sanayide tüketilen toplam elektriğin yüzde 16’sını kullanıyoruz. Faturalarımız YEKDEM bedeli nedeniyle kabarıyor. Yenilenebilir enerji yatırımlarının tamamının sanayiciye yüklendiği sistem artık sürdürülebilir değil. Çözüm olarak yenilenebilir enerjide, ihaleler yolu serbest rekabetin olduğu TL bazlı modele geçilmesini öneriyoruz. Türkiye bu anlamda Almanya modelini örnek alabilir. Sürekli artan ve öngörülemeyen, yüksek maliyetiyle sanayicimizi rekabetçi üretimden uzaklaştıran YEKDEM’de döviz bazlı yüksek sabit fiyatlı teşvik yerine, ihale yöntemiyle rekabetçi şartlarda ve TL bazlı destek modeline geçmeliyiz. Böylece yenilenebilir enerji yatırımlarını rekabete açmalıyız.
Türkiye’deki üretimin katma değerini arttırmak da en önemli hedeflerimiz arasında olmalı. Bu kapsamda katma değerli üretim gerekli olan Ar-Ge ve inovasyona dayalı çalışan merkezlerimizin çoğalması, bu merkezlerde üretilen proje sayısının hız kazanması gerekiyor. Sektörümüzün önünü açmayı kendine misyon edinen PAGEV, katma değeri yüksek üretimin artması için PAGEV Plastik Mükemmeliyet Merkezi’nin temellerini attı. Üzülerek ifade etmek gerekiyor ki bu projemiz için henüz kamudan finansal destek alamadık.
Sektörümüzdeki sorunlardan ve çözüm önerilerinden bahsederken son zamanlarda en çok yatırım çeken geri dönüşüm endüstrisinden de bahsetmekte fayda var. Sektör mensuplarımız, yurt dışına yaptıkları ihracatın, atık ithalat kotasından muaf tutulmasını talep ediyorlar. Bu kapsamda atık ithalatında Çevre Şehircilik Bakanlığı’nın, bu sene oluşturduğu kota sisteminden hem döviz girdisi hem de çevresel etki açısından, ülke dışına ihraç edileceklerin, kota dışında hesaplanmasını talep ettik.
Firmalarımızı ilgilendiren bir başka önemli başlık olarak da GEKAP konusunun, sanayicimize yük oluşturulmadan planlanması gerektiğini düşünüyoruz.
İhracat pazarlarında hangi ülkeler öne çıkacak? Neden?
2020 yılının Ocak–Ekim döneminde plastik mamul ihracatının miktar bazında %51’i, değer bazında ise %49’u 10 ülkeye yönelik gerçekleştirildi. Plastik mamul ihracatında ilk sırada Irak ye alıyor. Ardından Almanya, İngiltere, İsrail, ABD, İtalya, Fransa, Romanya, İspanya ve Libya, en çok plastik mamul ihracatı yapılan ülkeleri oluşturuyor. Potansiyel yeni ihracat pazarları arasında ABD ve Uzakdoğu’nun öne çıkması bekleniyor. Sektörümüz ihracatında ilk 10’a girmeyen diğer ülkeler de önümüzdeki dönemde önemli potansiyel pazarlarımızı oluşturacak.
2021 beklentileri hakkında neler önerebilirsiniz?
Gelişmeler, dünya ve Türkiye ekonomisinde bazı olumlu işaretler gözlemlense de risk unsurlarının devam ettiğine işaret ediyor. Bu nedenle belirsizliğin genelde riskten kaçışa ve temkinli kaynak kullanımına yol açması bekleniyor. Aşının da bulunmasıyla 2021 yılının ikinci yarısında hızlı toparlanma bekliyoruz.
Plastiğin hayatımızdaki yeri dikkate alındığında plastikten vazgeçilmesi ya da yerine başka ürün konması mümkün mü?
Plastikler tüm dünyada cam, metal, kauçuk, ağaç, inorganik maddeler gibi malzemelerin yerine alternatif malzeme olarak veya bu malzemelerle birlikte kullanılan geleceğin vazgeçilmez malzemesidir. Plastikler; gıdadan sağlığa, inşaattan otomotive, kozmetikten tekstile kadar birçok sektörün ana girdi malzemesini oluşturuyor.
Küresel ekonomideki payını hızla artıran plastik malzemeler, alternatiflerine göre önemli avantajlar sunuyor. Çok daha ekonomik ve kolay uygulanabilir olan plastikler, lojistik açıdan da fırsatlar barındırıyor.
Plastiğin hammaddesi petrolün atık kısmıdır. Petrolün en değerli kısımları otomotiv, havacılık ve enerji yakıtı olarak değerlenir. Petrolün sadece yüzde 4’lük en değersiz kısmından (NAFTA) ise plastik üretilir. Yani plastik bir nevi petrolün kullanılamayacak kısmını değerlendirir diyebiliriz. Ayrıca geri dönüşüm ile bu yüzde 4’lük kısmı da ekonomiye tekrar kazandırma imkânı var. Plastik malzeme yapmak için kullanılan her varil petrol atmosfere salınmayan karbondioksit demek ki bu da çevre için son derece önemli… Plastikler sadece üretim aşamasında değil kullanım ve geri dönüşüm aşamasında da önemli avantajlar sunuyor. Örneğin; cam şişelerin geri dönüştürülmesi için gereken enerji orijinal üretim enerjisinin yüzde 66’sı iken plastik malzemelerde ise geri dönüşümün enerji maliyeti orijinal enerji maliyetinin sadece yüzde 10’udur. Plastikler 120 ile 200 derecede geri dönüştürülürken diğer alternatif malzemelerin geri dönüşümü 650 ile 1400 derecelerde mümkün oluyor. Tüm mamulleri geri dönüştürülebilen plastikler büyük bir katma değer zinciri yaratarak ülkelerin sosyal ve ekonomik gelişimlerine katkıda bulunuyor.
20. yüzyılın en büyük buluşlarından biri olarak kabul edilen plastik, kısa sayılabilecek bir zamanda Avrupa’dan dünyaya yayıldı. Yeni bir malzeme olmasına rağmen metal, ahşap, cam gibi malzemelerin yerini aldı. Kolay şekil alan, ulaşılabilir, hafif ve fonksiyonel bir kullanıma sahip olması plastiklerin tercih edilmesini sağladı. Zaman içinde yeni birtakım özellikler kazanarak çeşitlendi. İnsanların hayatını bu denli kolaylaştıran bir malzemenin yerine farklı bir şey koyamadığınız sürece plastikler hayatımızda olmaya devam edecektir. Yani plastikten tamamen vazgeçmek mümkün değil. Kaldı ki plastik sektörü yeni teknolojilerle kendini yenileyen ve sürekli gelişen bir sektör. Biyoplastikler buna güzel bir örnektir.
Çevre kirliliği denilince akla gelen ilk atık neden plastik?
Maalesef plastiklerle ilgili yanlış bir algı oluşturma çabası yıllardır devam ediyor. Plastik malzemenin sağladığı avantajları reddedemeyen insanlar çevreye zararlı olduğu gerekçesiyle plastik malzemelerle ilgili karalama kampanyası yürütüyor. Çoğu zaman bilimsellikten uzak bu değerlendirmeler gerçeklikle bağdaşmıyor.
Bugün plastik üreten KOBİ’lerin dev endüstrilerin yerini aldığını görüyoruz. Örneğin Türk plastik sektöründe çoğu küçük ve orta ölçekli firmalar olmak üzere 11 bin civarında üretici firma faaliyet gösteriyor. Halka ucuz alternatif sunan plastik sektörü her geçen gün daha da büyüyor. Bu durumdan rahatsız olan rakip sektör temsilcileri ne yazık ki plastik malzemeleri karalama kampanyalarında etkin rol oynuyor.
Çevreyi plastikler değil atıkları doğaya bırakan insanlar kirletiyor. Bu noktada toplumda çevreyi koruyacak gerekli bilinci oluşturmak, kullan-at alışkanlıklarını değiştirerek kullan-dönüştür-kullan alışkanlığı yaratmak gerekiyor. Sonuç olarak yanlış kullanım zarar veriyor diye yasaklama getirmek çözüm değil. Eğer yasaklarla yola çıkacaksak çocukları elektrik çarpabilir deyip evdeki elektriği de yasaklayalım ya da dengeyi sağlamak zor deyip bisikleti yasaklayalım.
Plastikte geri dönüşüm oranı artıyor bunun çevreye ve ekonomiye etkisi nedir?
Doğaya bırakılan tüm atıkların çevreye zarar verdiği açıktır. Plastik, cam, kâğıt ya da metal fark etmez atıkların yeri doğa değil geri dönüşüm merkezleridir. Doğal kaynak israfını önlemek ve ortaya çıkabilecek enerji krizleri ile baş edebilmek için atıkların geri dönüştürülmesi ve tekrar kullanılması şart.
Plastik geri dönüştürülürken en çevreci malzemedir. Üstelik plastikleri sonsuz defa ve kolayca geri dönüştürmek mümkün… Geri dönüştürülmüş plastiklerin kazanımına bakacak olursak; 8 adet geri dönüştürülmüş plastik şişeden 1 forma elde edilir. 2.5 litrelik bir plastik şişenin geri kazandırılması durumunda 6 saatlik 60 watt’lık elektrik enerjisini tasarruf edilebilir. 35 adet 2,5 litrelik kullanılmış PET şişesinden bir uyku tulumu yapılabilir.
Plastik ve alternatiflerinin geri dönüştürülmesi sonucunda çevreye en çok katkıyı plastiklerin yaptığı görülüyor.
Örneğin;
✔ 1 ton plastik geri dönüşümünden 5,774 kwh enerji, 23 metreküp depolama sahası ve 2.593 litre petrol tasarrufu sağlanmakta.
✔1 ton cam atığın geri dönüşümü ile 100 litre petrol tasarrufu sağlanmakta.
✔ 1 ton lastik atığın geri dönüşümü ile yüzde 95 oranında enerji tasarrufu sağlanmakta.
✔ Dünya kâğıt tüketiminin yarısı geri kazanılsa her yıl 8 milyon hektar orman alanı korunabilmekte.
✔ Alüminyum atıklar geri kazanıldığında kirletici baca gazı emisyonu yüzde 99 azalmakta.
✔ 1 ton kâğıt/karton atığın geri dönüşümü ile 17 ağacın kesilmesini önlemek mümkün.
PAGEV HAKKINDA:
PAGEV, Türkiye'nin önde gelen sivil toplum örgütlerinden biridir. Mevcut 750'ye yakın mütevellisi ve 1750 ilişkili şirketle Türkiye'deki plastik sektörü değer zincirinin ciro olarak % 88'indan fazlasını temsil etmektedir.
Türkiye plastik sektörü yeniliklerin önünü açarak, vatandaşlara kaliteli bir yaşam ve kaynak verimliliği imkânı sağlayıp iklimi korumakta ve Türkiye'de refaha önemli bir katkı sağlamaktadır. 250 binden fazla insan yaklaşık 14,000 şirkette (sektörde yer alan, çoğunluğu küçük ve orta ölçekli şirketler) çalışarak yıllık 34 milyar dolardan fazla bir ciro yaratmaktadır. Plastik sanayisinde PAGEV' in temsil ettiği değer zincirinde polimer üreticileri, mamul üreticileri, makina üreticileri ve kalıpçılar bulunmaktadır.
0 YORUM