Montaj tezgahında çalışan bir işçi günde yüzlerce parçayı rutin bir şekilde monte ederken, kendi işini kolaylaştıracak, monte ettiği parçalara erişimini daha rahat hale getirecek bir dizayn hakkında hiç kafa yormaya gerek duymuyor. İşe başladığında kendisine ne şekilde öğretildi ise o düzeni hiç bozmadan devam etmeyi tercih ediyor. Yıllarca hiç kanıksamadan aynı hatayı, aynı eksikliği yaparak çalışabiliyor.
Ofis personeli olarak çalışan bir personel her gün rutin olarak yaptığı evrak işlerini yaparken kendisini hiç sorgulamıyor. Bu işi nasıl daha kolay, daha hızlı, daha verimli şekilde yapabilirim diye düşünmüyor ve gün sonunda fazla evrak işi yaptığı için ekstra vakit bulamadığından şikayet ediyor.
Bazen insanlar çalıştıkları ortamda sürekli aynı işi yaptıklarından, sürekli aynı noktalara odaklandıklarından çok basit çözümleri olan şeyleri görmeyebiliyorlar. Biz buna işletme körlüğü diyebiliriz. Fakat yukarıda bahsettiğim şey işletme körlüğünden ziyade, istemsizce çalışmanın sonuçlarıdır.
Buradan şunu anlayabileceğimizi düşünüyorum. Birçoğumuz yaptığımız işi sevmediğimiz gibi, sevmek için bir çaba harcama konusunda da yeterli değiliz.
Oysa firmalarda dikkat ettiğim bir şey var ise o da fark yaratan kişilerin imkanlara çok daha fazla ve kolay eriştiğidir. Günün sonunda her birimiz yaptığımız işleri maddi kazanç elde etmek adına, konforlu bir ortamda sistemli ve rahat bir şekilde çalışmak isteği ile yapmıyor muyuz?
O halde yaptığımız işe fark katmak bizi farklı kılacak yegane yol olmalı. Bunu yapıyor iken yeniliklere açık olmalı, içinde bulunduğumuz döneme ayak uydurmayı da öğrenmeliyiz. Şuan için kurduğumuz bir sistem, bugün için muhteşem olabilecekken yarın hiçbir kıymeti kalmayabilir. Unutmayın ki, Finlandiyalı telefon üreticisi Nokia bir zamanlar piyasasının en büyük oyuncusu idi. Sistemli ve verimli fikirler üretmeli, uygulamaya geçirmeli ve sürekliliğini sağlamalıyız. Bu durumun çıktısı bizim için az önce yukarıda saydığımız daha fazla maddi kazanç, daha konforlu ve rahat bir çalışma hayatı getirecektir. Ama en önemlisi manevi tatmin duygusunu tadacağız. İnanın yıllar geçtikçe aklınızda ne kadar para kazanıp ne kadar rahat ya da zor çalıştığınızdan ziyade çalıştığınız kurumda bıraktığınız güzel izler kalacaktır. Yıllar içinde elde edeceğiniz başarının tatmin duygusunu başka hiçbir şeyde bulamayacağınıza emin olabilirsiniz.
Martin Luther King’in söylediği gibi;
“Eğer sizden sokakları süpürmeniz istenirse, Michelangelo’nun resim yaptığı, Beethoven’in beste yaptığı veya Shakespeare’in şiir yazdığı gibi süpürün. O kadar güzel süpürün ki gökteki ve yerdeki herkes durup ’Burada işini çok iyi yapan, dünyanın en iyi çöpçüsü yaşıyormuş’ desin.”
Siz sessizce çalışın, gürültüyü başarınız yapsın.
0 YORUM