25 yılı aşkın tecrübe ve müşteri odaklı çalışma anlayışıyla sektöre hizmet veriyorsunuz. Bu doğrultuda firmanızın kuruluş aşamaları ve gelişim süreci hakkında okuyucularımızı bilgilendirir misiniz?
1966 senesinde babamın görevi sebebiyle bulunduğumuz Tekirdağ’da doğdum. 1988 senesinde Yıldız Teknik Üniversitesi Makine Mühendisliği Fakültesi’nden mezun oldum, askerden önce İstanbul Üniversitesi İşletme İktisadı Enstitüsü’ne gittim. Kısa süre Asil Nadir’in bir şirketinde çalıştıktan sonra Arçelik İştiraki ve WAT Elektrik Motorları üreticisi olan Türk Elektrik Endüstrisi’ne Satış Mühendisi olarak işe başladım. Bir süre sonra da yurt içi Satış Şefi oldum. Böylece Türkiye’nin sanayisi olan bütün şehirlerini dolaşma ve yüzlerce fabrika, imalathane, ticaret şirketi ile temasım oldu. Ülkemizin sanayi mozaiğini gördüm, içinde yaşadım. Çalıştığım süre içinde yurt içi ve yurt dışı fuarlarda bazen katılımcı, bazen de ziyaretçi olarak bulundum ve özellikle yurt dışındaki şirketlerle kendi şirketlerimizi, organizasyonel yapımızı kıyaslayabildim. Mesleki ve yönetimsel olarak Türkçe ve İngilizce çok sayıda eğitim aldım. Türk Elektrik Endüstrisi’nden ayrılıp kendi işimi kurarken böyle bir altyapım ve bilgi birikimim vardı. Bu sene sektördeki 32. senemi yaşıyorum.
Dinamik Motor Redüktör A.Ş. 2006 yılında kuruldu. Şirketimizin yönetim merkezi İstanbul İkitelli OSB’dedir. Alanımız yetmediği için kısa mesafe içinde modern ve büyük bir depo daha oluşturduk. Ankara OSTİM’de de kuruluşumuzdan beri faaliyet gösteriyorduk ancak bir türlü elektrik motoru ve redüktör depolanmasına, satışına uygun bina bulamıyorduk. Sonunda arsa alıp üzerine kendi binamızı kendi projemizle inşa ettik. İstanbul’da yaklaşık 5 sene önce elektrik motorlarında bazı uygulamalarda kullanılan fren imalatı ve redüktör imalatına başlamıştık. Zira belirli büyüklüğe eriştikten sonra sadece kendi sattığımızı üretsek hem kaliteyi ve teslimatı kontrol edebileceğimizi, hem de üretim birimimizi kâra geçireceğimizi hesapladık. Bu imalatımız kısa zamanda o kadar büyüdü ki İstanbul’a sığamamaya başladı. Bunun üzerine üretimimizi, sistemimizi İzmir’in Tire ilçesine, Tire OSB’ye taşıdık. Tire Fabrikamıza yeni yatırımlar yaptık ve bağlantılar kurduk. Makinelerimizin bazıları geldi, bazıları ise yolda. 2-3 ay içinde hepsi tamamlanıp eğitimlerimiz de bitince çok ciddi bir kapasite artışı olacak. Her ne kadar dünyada ve ülkemizdeki gelişmeler yatırım yapmaya elverişli değilse de üreteceğimiz ürünlerin satıcısı kendi firmamız olduğu için bu yatırım bize anormal bir yük getirmeyecektir.
Dinamik motor olarak sunduğunuz ürün grupları nelerdir? Ürün gruplarınızın kullanım alanları ve avantajlarından bahsedebilir misiniz?
Dinamik Motor Redüktör A.Ş. olarak piyasaya sunduğumuz ürünler: Elektrik motoru başlığı altında; bir ve üç fazlı genel maksat motorları, ex-proof motorlar, yüksek sıcaklığa dayanıklı tünel motorları, kare gövdeli extruder motorlar, orta ve yüksek gerilim motorları. Redüktör başlığı altında; sonsuz vidalı, helisel, vinç, vida kovan redüktörleri, mermer testere redüktörleridir. Diğer ürünlerimiz ise üretimimiz olan yay baskılı elektromanyetik frenler ayrıca ithal ettiğimiz lineer akçuatör ve havalandırmalı V kasnaklardır. Müşterilerimiz daima makine imalatçılarıdır.
Üretim kolay değil, müşterilerimiz çoğunlukla binlerce parçayı bir araya getirip fonksiyon, kalite, fiyat olarak yurt içi veya varsa yurt dışı rakiplerine üstünlük sağlayarak satıyorlar. Üretimlerini yurt içi ve yurt dışına sattıkları zaman arıza vermeden uzun süre çalışması lazım. O sebeple bizim de imalatını, distribütörlüğünü yaptığımız ürünlerin diğer rakiplerimizden daha iyi olması gerekiyor. Bir tedarikçi ile bağlantı yapmadan önce hem ürünü hem de tedarikçiyi çok sıkı etüt etmemiz gerekiyor.
Talep ve beklentiler doğrultusunda müşteri memnuniyeti öncelikleriniz arasında yer alıyor. Müşterilerinize satış öncesi ve satış sonrasında sağladığınız teknik destek çalışmalarınız hakkında bilgi verebilir misiniz?
Her şirket gibi Dinamik Motor Redüktör A.Ş.’de müşteri ve kar beklentisi ile kuruldu. İşin özü olarak biz müşterilerimize çok iyi hizmet ve servis sunacağız, karşılığında onlar memnun olup ürünlerimizi alacaklar ve bize kazandıracaklar. Biz de kazancımızı ekleyip hizmet ve servisimizin kalitesini artıracağız. Bütün şirketler gibi böyle bir çevrimin içindeyiz. Müşteri memnuniyetini sağlamak için önce kendi personelimizin seçim ve eğitiminden başlıyoruz ki yanlış yönlendirme, eksik veya hatalı sipariş kaydı olmasın, gecikme yaşanmasın. Çünkü pazarlamasını ve satışını yaptığımız ürünler teknik komponentler, yani normal bir tüketim malzemesi değil. Müşterilerimiz ve satın almayı yapan personeli de konularının uzmanı olan teknik insanlar. Dolayısıyla bizim de malımızı tanıtırken satarken teknik ve ticari olarak çok yüksek kapasitede çalışanlar istihdam etmemiz gerekiyor. Yeni aldığımız personel işe başladığında en az bir aylık bir şirket içi oryantasyon programına başlatıyoruz. Görev yerine geldiğinde şirket hakkında, ürünler hakkında, işleyiş hakkında hemen hemen her şeyi biliyor ve fikir sahibi oluyor. İhtiyaca göre doğru yönlendirme yapabiliyor. Tabii bir satıcının her konuya tam olarak vakıf olması yıllar alabiliyor.
Müşteri memnuniyetini sağlayacak ikinci durum ise ürünün fiyatı ve ödeme vadesi. Fiyatın kaliteye ve verilen hizmete göre makul olması gerekir. Bir taraftan iyi personel ve iyi ekipman kullanırken fiyatın da yukarıya çıkmaması için birim başına düşen sabit maliyetlerin düşük olması lazım. Bu kısmı verimli çalışarak büyüklüğümüzle aşabiliyoruz. Teknolojik altyapımızla personelimizi daha az saat çalıştırıp kişi başına eşdeğer şirketlere göre yaklaşık 2 kat daha fazla adet ve ciro yapabiliyoruz. Bu özelliğimiz bize yurt içinde ve yurt dışında agresif fiyat veren rakiplerimize karşı koruyor, büyümemizin sürekliliğinde yardımcı oluyor. Diğer bir memnuniyet parametresi stok. Stok, iki tarafı keskin bıçaktır. Siz ekmeği yemek için kesmeye çalışırken diğer tarafı elinizi kesebilir. Yani siz müşteriye kesintisiz en hızlı tedariki sağlamak için stoklarınızı dolu tutabilirsiniz, başarılı da olursunuz ancak stok maliyeti ve ödeme gününde bedelini ödeyememek şirketinize geri dönülmez yaralar açabilir.
Dinamik Motor Redüktör A.Ş. firması olarak 13 sene önce büyük bir şirketten kendimize özel terzi usulü ERP programı aldık ve yaptırdık. Seneler içinde geliştirdiğimiz program ile iş akışımızı, personelimizi, hesaplarımızı kolay ve doğru biçimde tutuyoruz. Bu sayede önceki dönemlerdeki satışlara göre stoklarımızı optimum düzeyde tutabiliyoruz. Doğrusal akçuatör gibi çok varyasyonu olan ürünler hariç genel olarak bütün ürünlerimiz stoklarımızda bulunmaktadır. Özellikle piyasanın canlı ve hızlı olduğu zamanlarda fabrikalar yeni siparişlere yetişemiyorlar. Böyle zamanlarda müşterilerimizin gecikme yaşamaması için stoklarımızın çeşidi ve miktarı çok hayati önem taşımaktadır.
Sevkiyat ve dağıtım gücü de müşterilerimiz için çok önemlidir. Özellikle İstanbul, sanayi bölgelerinin dağınıklığı, trafik sorunu ve köprülerin kapasiteleri sebebi ile başlı başına ayrı bir vakadır. Bildiğiniz üzere İstanbul’un iki yakası Çerkezköy’den Gebze’ye 180 km kadar mesafe. İki yaka birbirine 3 köprü, 1 tünel ve arabalı vapur ile bağlı. Hepsinden de ayrı kategorideki araçların geçiş hakkı var. Gelen taleplerin bölgesine, sevkiyatın ağırlığına, aciliyetine göre her zaman ayrı ayrı değerlendirmek gerekiyor. Bütün alternatiflere göre ayrı tonajlarda kamyon, kamyonet ve panelvanlarımız var.
Müşterilerimizi her zaman memnun etmeye çalışıyoruz.
Dinamik Motor olarak çeşitli sosyal sorumluluk projelerinde de hayata değer katacak çalışmalar yapmayı sürdürüyorsunuz. Bu bağlamda yer aldığınız ve yer alacağınız sosyal sorumluluk projelerinden bahsedebilir misiniz?
Bizim gibi KOBİ ve KOBİ sınıfından daha büyük şirketleşme yoluna girmiş organizasyonların bence en büyük eksikliklerinden… Sosyal sorumluluk projelerine çok önem göstermemiz gerekir. Özellikle kalkınmakta olan şehir ve köylerimizde bulunan okullara çok defa kırtasiye, ana okullara oyuncak, ayakkabı, giysi, kitap gibi yardımlar yapmamıza rağmen bu faaliyetleri planlı ve düzenli yapmadık. Şimdi özellikle meslek okullarına dikkatimizi veriyoruz. Tire’deki Meslek Okulu ile öğrenci staj anlaşması yaptık, öğrencilere fabrikamızda eğitim veriyoruz, çalıştırıyoruz, yasal zorunluluğumuzdan daha fazla vererek kendi paralarını kazanmalarını sağlıyoruz. Mesleklerini sevmelerine katkıda bulunuyoruz.
Hediyelik çikolatalarımızı Üsküdar Çok Programlı Anadolu Meslek Lisesi’nde yaptırıp dağıttık. Hem okul ve öğrenciler kazandı hem de müşterilerimiz ve tedarikçilerimiz, kısa süre için bile olsa mutlu oldular. Hayata başlayan çocuklarımızın meslek liselerinde öğrendiklerinin pratikte de kullanmalarını sağlamak, bağış yaparak kolaya alıştırmaktansa onları kendi seçtikleri mesleğe göre çalıştırıp kazanmalarını ve bundan keyif almalarını sağlamak gerekir. Hedefimiz bu sürecin içinde şirketimize de katma değer ürettirmek projenin uzun vadeli olmasını sağlamaktır. Meslek liselerine kendi konuları ile ilgili şirketimizin de menfaatlerini düşünerek daima yardımcı olacağız.
Türkiye ve dünyadaki sektörü şu anda içinde bulunduğumuz koşullar çerçevesinde nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bildiğiniz gibi hem ülkemizde hem de dünyada büyük dalgalanmalar, krizler yaşanıyor. 30-40 sene önce babalarımızın, dedelerimizin belki de 1-2 senede şahit oldukları gelişmeleri biz 3-5 günde yaşıyoruz. Yaşadığımız dünya yetmediği gibi sanal âlemdeki dünyada da yaşıyoruz, orada da hesapsız zengin olanları veya büyük para kaybedenleri izliyoruz. Önce pandemi, sonra da belki 50 senede bir görülebilecek Doğu-Batı bloğunun çatışmasını yaşamaktayız.
Para muhakkak güvenli limanları seçer, söyledikleri gibi para korkaktır. Eğer ileriyi göremezseniz ya da emin olamazsanız bir yatırıma girmezsiniz. Bu, çok riskli olur. O sebeple güvenli olarak bilinen bazı ülkelerin bankaları eksi faiz vermektedir. Yani 1.000 birim para yatırıyorsunuz, banka 3 sene sonra size 980 birim para veriyor. Normal akışın şöyle olması gerekir: Siz bankaya 1.000 birim para vereceksiniz, banka onu yatırımcıya kredi olarak verecek, 1.100 birim geri alacak, mevduat sahibine de anlaşmaya göre 1.020-1.050 birim verecek. İşte dünyanın birçok yerinde böyle olmuyor anlıyoruz ki bankanın para satacağı yer az. Ya da para haddinden fazla miktarda dolaşımda.
Bizim ürünlerimiz yapısı itibarı ile yatırım ürünleri. Uzağa bakacaksınız, umutlu olacaksınız ve “hadi şöyle bir tesis kurayım” veya “olan tesisimizi yenileyelim” veya “ek yapalım” diyeceksiniz. Dünyada bu istek biraz zayıfladı. Ancak kriz olarak görünen pandeminin ülkemize dolaylı bir katkısı oldu. Pandemi döneminde dünya ticareti bitme seviyesine gelince dolaşımda bulunan konteynerler ve gemiler parklara çekildi. Ticaret açılınca konteyner kıtlığı oluştu. Buna armatörlerin iş yapmadığı zamanlardaki kayıplarını da ekleme isteği ilave olunca özellikle Uzakdoğu’dan gelen navlunlar 5-10 katına çıktı. Uzakdoğu’nun çevreci faaliyetlerle bazı santralleri kapatması, ücretlerdeki artış vs. maliyetlerini artırdı.
Ülkemizin yaşadığı ve dövizin artmasıyla sonuçlanan krizle beraber Türk Makine Üreticileri büyük bir avantaj yakaladılar. Umarım dengeler yerine oturuncaya kadar bu fırsatı iyi değerlendiririz ve ülkemizin cari borç dengesine olumlu yönde katkı yaparız.
Son olarak neler söylemek istersiniz?
Dünyada gördüğüm kadarıyla metale değmeden kalkınan, büyüyen herhangi bir kavim, millet yok.
Müzeleri gezerken görüyoruz ki metali sivriltip okun, mızrağın ucuna takan kavim taş ile saldıranları yenmiş. Atın üzerinde metal zırh ile savaşanlar diğerlerini yenmiş, İngiltere buhar makinesinin icadına ev sahipliği yaptığı için endüstri devrimini gerçekleştirmiş. Hiç savaşmamış en barışçıl hiçbir pakt içinde yer almayan dünyanın güvenli kasası İsviçre dahi saat ve hassas tezgahlar ile ünlenmiş. Hülasa küresel ölçekte metal sanayisi olmadan gelişmek, kalkınmak, halka imkân yaratmak bence mümkün görünmüyor. Ülkemizin kurucusu Atatürk’ün dediği gibi, “Sanayileşmek en büyük milli davamız olmalıdır.”
Bizler, elimizden gelen bütün gayreti göstererek ülkemizi diğer ülkelerle rekabet edecek şekilde kalkındırmalıyız, istihdam ve katma değer yaratmalıyız.
0 YORUM