Her ülkenin simgesi haline gelmiş bir yapıtı vardır. Örneğin; Eyfel Kulesi denildiği zaman Fransa, Özgürlük Anıtı denildiğinde Amerika, Pisa Kulesi’ni gördüğümüz zaman İtalya’nın aklımıza gelmesi gibi. Ancak herkesin bildiği yapıların yanı sıra turistlerin ilgisini çeken; tarihi hikâyeler barındıran ve eğlence amaçlı olan gözümüzden kaçırdığımız heykeller de var.
Apenin Dev Heykeli / Floransa, İtalya
Appennine Colossus, İtalya’nın Toskana bölgesindeki Vaglia’daki Villa Demidoff’un mülkünde yaklaşık 11 metre yüksekliğinde bir taş heykeldir. Appennine Colossus adındaki bu Rönesans dönemine ait heykel Giambologna (Flaman heykeltıraş Jean de Boulogne) imzasını taşımaktadır. Giambologna tarafından 1580’lerin sonlarında yaratılan figür, Apenin Dağları’nın kişileştirilmesi anlamına gelir. Bir gölün kıyısında çömelmiş yaşlı bir adam görünümünde olan heykel, Ovid’in Metamorfozlarından Pegasus, Parnassus veya Jüpiter gibi mitolojik temaları betimleyen diğer heykellerle çevrilidir. Giambologna’nın dağ benzeri bir Atlas tasvirinden ilham aldığı tahmin edilmektedir. İtalya‘nın Floransa kentine bir kaç kilometre uzakta yer alan Villa Demidoff‘ta yer alan eser, 11 metreyi bulan boyu ve görkemli yapısıyla dikkat çekiyor.
Feltépve / Budapeşte, Macaristan
Sanatçı Ervin Herve-Loranth ve Gallery Out of Home’un ortak çalışması olan heykelin adı Feltépve’dir. Feltépve (Ripped Up or Popped Up), Macaristan’ın Budapeşte kentindeki Széchenyi Meydanında bulunan 2014 yılı açık hava geçici heykelidir. Sanat eseri, dünyadan çıkan dev bir adamı tasvir etmiş ve 2014 Sanat Fuarı Art Market Budapeşte’nin etkinliğine dikkat çekmek maksadıyla kurulmuştur. Heykel, Polistirenden yapıldığı için geçici olarak kabul edilmiştir. Heykel, Galeri Out of Home tarafından, ‘yaratılışın, özgürlüğün sembolizmi, özgürleşme arzusu, merak ve gelişme dinamikleri’ olarak yorumlanmıştır.
Gezginler Heykeli / Marsilya, Fransa
Gezginler, Fransız artist Bruno Catalano tarafından yapılan, yarısı boş insan heykelleridir. Bruno Catalan o‘ya ait Gezginler serisinin birparçası olan bu bronz heykelin adı ‘Le Grand van Gogh’dur. Heykeller, 2013 yılında Marsilya’nın Avrupa Kültür Başkenti oluşundan sonragösterime sunulmuştur.
Heykellerin boş kısımları onları olağanüstü ve eşsiz göstermektedir. Boşlukların anlamı yoruma açıktır. Gezginlerin ardında bıraktıklarını, yitirdiklerini veya yeni arayışlarını temsil ediyor olabilir. Heykellerin 10 tanesi Marsilya Liman’ında sergilenmiş olup, Paris, Venedik gibi birçok farklı şehirde de sergilenmiştir.
Su Aygırı Heykeli / Taipei, Tayvan
Hippo Heykeli, Taipei Hayvanat Bahçesinde bulunan, su aygırlarının yarısı yerin altında gibi gözüken heykellerdir. Bu heykel, Boredpanda sitesinde
dünyanın en yaratıcı 25 heykelinden biri seçilmiştir. Heykel fikri, hayvanat bahçesinin eski müdürü olan Chen-Pao Chung’dan çıkmıştır.
Dışarı Asılı Adam Heykeli / Prag, Çekya
İlk bakışta görenleri korkuya düşürse de bu sadece Sigmund Freud’un apartmandan asılmış bir heykeli. Prag Eski Meydan’da bulunan bu heykel, 1996 yılında David Cerny tarafından tasarlanmış. Heykele iki farklı anlam yüklemişler. Birincisi, Sigmund Freud’un 20. yy. entelektüelliğini sorguladığını söylerken, ikincisi Freud’un hayatı boyunca yaşadığı sorunların somutlaştırılmış hali olduğunu savunmakta.
Architectural Fragment
Petrus Spronk’un The Architectural Fragment adlı eseri Melbourne, Avustralya’daki Vctoris devlet kütüphanesinin önünde yer alıyor. 1992’de belediyenin hazırlayıp finanse ettiği büyük bir kentsel sanat projesi çerçevesinde yapılmış. Petrus Spronk imzasını taşıyan eser, batan kütüphane (sinking library) olarak da biliniyor.
Adsız Yolcu Anıtı
Sanatçı Jerzy Kalina tarafından yapılan bu heykeller, Swidnicka Caddesi’nin bir tarafında yere batan ve diğer tarafında yeniden ortaya çıkan 14 kişilik
bir grubu tasvir ediyor. Adsız Yolcu Anıtı olarak bilinen ve çoğu zaman, 1980’lerde Polonya’da sıkıyönetim sırasında öldürülen veya kaybolan vatandaşlara bir anıt olarak yorumlanmaktadır.
Ali ve Nino Kinetik Heykeli / Batum
Boyu 8 metre olan her iki heykel, Gürcistanlı Tamara Kvesitadze tarafından yapılmıştır. Gürcistan’ın Batum kentinde bulunan heykellerin hikâyesi ise epey ilginç ve trajiktir. Batum’daki heykelin ilham kaynağı, Azeri yazar Kurban Said’in yazdığı ‘’ Ali and Nino: A Love Story ‘’ isimli bir kitaptır. Ali ve Nino heykelindeki erkek figürü Ali adında Müslüman bir çocuğu, kadın figürü ise Nino isimli Gürcistanlı bir Prensesi temsil etmektedir.
Trajik hikaye ise, Sovyet Rusya’nın işgali sonucu aşıkların ayrılması ile sonlanmaktadır.
0 YORUM