Ahmet Bey, kariyerinizin başında hangi hedeflerle yola çıktınız? Polymak’ın kuruluş hikâyesini paylaşır mısınız?
Kariyerimin başında kendime ait bir iş yerim olsun, o zamana kadar elde ettiğim deneyimleri kendi iş yerimde de göstermeye çalışayım fikri ile bu yola çıktım. Kuruluş hikayemiz şu şekilde gelişti: Profesyonel hayattan ayrıldıktan sonra 3 Mart 1998 tarihinde kendi iş yerimi kurdum. Önceleri 25 m² bir yerde çalışmaya başlamıştım. Zaman içerisinde sahip olduğum bu büyüklük sürekli arttı ve şu anda şubelerimizle birlikte 4500 m²’ye kadar çıktı.
1972 İstanbul Teknik Üniversitesi Makine Mühendisliği girişliyim, daha sonra aynı üniversitede Endüstri Mühendisliği dalında master yaptım.
 
Başarıya ulaşmanın en önemli anahtarları sizce nelerdir? Kariyerinizde karşılaştığınız en büyük zorluk neydi ve bu zorluğun üstesinden nasıl geldiniz?
Başarı için öncelikle sabır gerekiyor. Dayanabildiğin kadar sabredeceksin. Ben de çok sabrettim. Çünkü başlangıçta satışlarım oldukça düşüktü ve firmamız henüz çok yeni idi. Zaman içerisinde satışlar artıkça yükseliş kaçınılmaz oldu.
Biz çeşitli yurt dışı firmalarının ürünlerini satıyoruz. 2013 senesinde her zaman satmış olduğumuz bir markadan farklı olarak bir marka üzerinde yoğunlaştık. Yoğunlaştığımız markanın Türkiye pazarında bilinirlik düzeyi yoktu. Firma olarak markanın tanıtımını yaparak satış kanalımızı geliştirdik. İlk başlarda zor olan seyir, sıkı çalışmalarımız sayesinde olumlu anlamda değişiklik göstererek hem satışlarımızın artmasına hem de markanın Türkiye’de tanınır hale gelmesine vesile oldu.
 
Siz o dönem, dediğiniz gibi sabırlı davranarak ve sıkı çalışarak o markanın buradaki bilinirliğini tanıtmak için gerek firma ziyaretleri olsun, gerekse satış hacmini büyütmek için olsun olağanüstü bir çaba sergilemiş olmalısınız.
Tabii ki bayilerimizi ikna etmek için önemli ölçüde efor sarf ettik. Çünkü insanların sektörde bilindik bir markayı tercih etmesi daha kolaydır. O markanın da Türkiye ayağında bilinir hale gelmesinin en önemli faktörlerinden biri de bizdik. Ancak durumlar değişkenlik gösterdiğinde müşteriler yeni tanıtılan bir markayı tercih etmektense eski marka üzerinden ilerlemeyi haklı olarak daha doğru buldu. Bizim için önemli olan yeni markayı da Türkiye ayağındaki satış pazarında yükseltmekti. Zamanla bu hedefimize de ulaşmış olduk. Bu süreçte ailem de çok destek oldu; eşim, kızım ve oğlum ile hep birlikte sürecin üstesinden gelmiş olduk.
 
Günümüzün profesyonel dünyasında sizin deneyimlerinize göre en önemli beceriler nelerdir? Aslında bunu konuşmamızın en başında da belirtmiştiniz sebat etmek demiştiniz, buna ilave olarak ekstra bir şey katmak ister misiniz?
Çok çalışmak, yurt dışı fuarları takip etmek gezmek, yurt dışındaki potansiyel piyasanın nabzını tutmak, firma ziyaretlerinde bulunmak en önemlileri…
 
Kariyeriniz boyunca size ilham veren bir mentör ya da rol model oldu mu? Eğer olduysa, bu kişi size nasıl yardımcı oldu?
İş yerimi ilk kurduğumda Perpa’da 25 m² bir alanda faaliyete başladım. Bu faaliyetlere başlamadan önce kendisine ait fabrikaları bulunan bir akrabamdan önemli bir destek gördüm. Onun desteğiyle ilk olarak ürünlerimi muhafaza edebileceğim bir ortam oluşturdum. Ancak malzemelerimiz için daha fazla alan gereksinim olduğunda eniştem fabrikasında bir alan bizlere tesis etti. Başından beri sergilemiş olduğu yapıcı destekler nedeniyle kendisine çok teşekkür ediyorum.
 
Geçmişte aldığınız en önemli kariyer tavsiyesi neydi ve bunu nasıl uyguladınız?
İTÜ’deki 4 yıllık Makine Mühendisliği eğitimimden mezun olduktan sonra mezun olan kişilerin eğitimlerini yüksek lisans ile tamamlıyor olmaları bende de bir fikir oluşturdu. Ben de bu vesileyle hem insanlarla daha içli dışlı bir alan olması sebebiyle hem de piyasanın nabzını tutan işlerle ilintili olması sebebiyle Endüstri Mühendisliği alanında master yapmaya başladım ve tamamladım. Ankara’da Kamu’da Sümer Bank Genel Müdürlükte çalıştığım dönemde de yüksek mühendis olmanın faydalarını gördüm ve yaşadım.
 
Günümüzde genç profesyonellerin karşılaştığı en büyük zorluklar neler ve onlara nasıl yardımcı olabilirsiniz?
En büyük zorluk uygun bir işe girmek. Akabinde o işte sebat göstermek ve yeteri kadar çalışıp tecrübe kazandıktan sonra kendi işini kurmak. Ben okulu bitirdikten sonra 15 sene profesyonel olarak çalıştım. Ancak şu an öyle bir seçeneğim olsaydı 5 yıl çalıştıktan sonra kendi firmamı açmayı daha uygun görürdüm. Her geçen gün iş şansı azalıyor, pastadan pay almak için herkes hızlı bir şekilde farklı alanları seçerek ilerlemeye çalışıyor. Atılımın çok olduğu bir ortamda erken başlamak daha mantıklı oluyor.
 
Başarılarınızı değerlendirmek ve hedeflerinizi yeniden belirlemek için kullandığınız yöntemler nelerdir?
Sürekli müşteriler edinmek, cironun artışını sağlamak en önemli iki bileşendir.
 
Kariyerinizde aldığınız en önemli dersler nelerdir ve bunları başkalarına nasıl aktarabilirsiniz?
En önemli dersler; yurt dışı tedarikçileri ile iyi ilişkiler kurmak ve yurt içindeki şirketin satışına katkı sağlayarak bunun için gereken organizasyonu kurmak. Bu şekilde özetleyebilirim.
 
İş-yaşam dengesi hakkında ne düşünüyorsunuz? Bu dengeyi nasıl sağlıyorsunuz?
İş ve yaşam dengesi birbirini besleyen şeyler. Hem sıkı çalışarak hem de sevdiklerinize, ailenize gereken vakti ayırarak dengeyi sağlayabilmeniz hayatınızın kalitesi için önemli bir durum. Bu dengeyi iş zamanlarımın dışında, özel zamanlarımızda sevdiklerime vakit ayırarak; iş zamanında da disiplinli ve çok çalışarak iki tarafı besleyerek kurduğumu düşünüyorum.
 
Sektörünüzdeki yeni yeteneklere ve girişimcilere ne gibi tavsiyelerde bulunursunuz?
Mutlaka yurt dışı fuarlarına gitmek, oradan uygun temsilcilikler almak ve yurt içinde iyi bir satış organizasyonu ile çalışmalarını sürdürmek çok önemli. Çünkü biz ithalatçı olduğumuz için ithalatçı gözüyle bakıyorum. Ama bir üretici olsaydık o zaman daha farklı olacaktı. O zaman uygun bir makine tasarlayıp üretmek, onu tanıtmak ve satmak gibi durumlar söz konusu olacaktı.
Sadece distribütörlük almak yetmez, ilerleyen zaman içerisinde daha iyi sonuçlar elde ettiğinizi yurt dışına göstermeniz gerekiyor.
 
Gelecekteki projeleriniz veya hedefleriniz neler?
Gelecekte bizim ürün portföyümüzü geliştirecek yeni distribütörlükler almak ve onları mevcutlarıyla birlikte iyi satış rakamları ile satmak. İlk olarak konveyör ve mühendislik plastikleri ile başladık onun sonrasında başka bir markanın tamamen farklı bir ürün gamına yöneldik. Daha sonrasında doğrusal hareket elemanları, kaplinler, kramayerler bunları da ilave ettik. Farklı bir markanın farklı bir ürünü söz konusu olursa onu da farklı bir çalışma alanı ile hayata geçirmek isteriz. Önemli olan satış yapabilmek, satışın ne kadar karlı olduğunu hesaplamak ve geniş stok yetkinliği ile müşteri taleplerini geri çevirmemektir.