Pazartesi , 06 Mayıs 2024
HABERLER
ANASAYFA / Sağlık / Erişkin Aşılarında Halkın Farkındalığı Düşük Bölüm 2

Erişkin Aşılarında Halkın Farkındalığı Düşük Bölüm 2

Bağışıklama Temel Sağlık Hizmetleri içinde olmazsa olmaz hizmetlerden biridir

Erişkin Aşılarında Halkın Farkındalığı Düşük Bölüm 2
Prof. Dr. Caferi Tayyar Şaşmaz

Bugün ülkemizde ve dünyada bulaşıcı hastalıklar kısmen kontrol altına alınabilmişse, bunun birinci nedeni sağlıklı içme ve kullanma suyuna erişim, tuvalet hijyeninin yaygınlaşması, ikinci nedeni de aşı ile önlenebilir hastalıklara karşı bağışıklama hizmetleridir vurgusu yapan Prof. Dr. Caferi Tayyar Şaşmaz: “Aşıların yapılmasıyla kişiler bulaşıcı hastalığı geçirmeden o hastalığa karşı bağışık hale gelmektedir. Bu çok önemli bir sağlık kazanımıdır. Çünkü aşılar kullanılmaya başlanmadan önce, insanlar çocukluk yaş gruplarında çiçek, çocuk felci, kızamık, kızamıkçık, kabakulak, tetanoz, difteri, boğmaca vb. aşı ile önlenebilir hastalıklara yakalanıp hasta olurlardı. Ölüme varan ağır hastalıklar sonrasında kişi yaşarsa o hastalığa karşı bağışıklık kazanırdı.
Oysa ki aşılar sayesinde böyle bir hastalığa yakalanmadan bağışık hale geliyorsunuz, hastalık acısı ya da hastalığa bağlı sakatlık yaşamıyorsunuz. Aşılar sayesinde bugün ülkemizde çocuk felci, difteri, bebeklik dönemi tetanoz hastalığı görülmüyor. 1970’li yıllara kıyasla kızamık, kızamıkçık, kabakulak hastalığı yüzde 99 oranında, hepatit A, tetanoz, suçiçeği yüzde 80 oranında azalmıştır. Nüfus ve kalabalık yaşamın bu kadar arttığı günümüzde aşılar olmasaydı, aşı ile önlenebilir hastalık salgınlarından yılda on binlerce insanımızın ölmesi ya da sakat kalmasını önleyemezdik. Biliyorsunuz çiçek hastalığı 1978 yılından beri dünyada görülmüyor. Çiçek hastalığı bulaştırıcılığı, sakat bırakma ya da öldürme olasılığı yüksek bir bulaşıcı hastalıktır. Bugün çiçek hastalığına yakalanma korkusu olmadan yaşıyoruz. Bunu 20. yüzyılda bütün dünyada yaygın olarak yapılan çiçek aşısına borçluyuz. Aynı durum çocuk felci hastalığı için de geçerli. Yaygın çocuk felci aşılamaları sayesinde ülkemizde 1998 yılından beri çocuk felci hastalığı görülmemektedir. Günümüzde dünyada da sadece Afganistan ve Pakistan’da bu hastalık görülmektedir. Orada da aşılama kapsayıcılığı yeterli düzeye ulaştırılabilirse çocuk felci hastalığı görülmeyecek ve dünyadan tamamen ortadan kaldırılan ikinci bulaşıcı hastalık (birincisi çiçek hastalığı) olacaktır” dedi.
Çok yakın bir zamanda, 2019-2023, Covid-19 pandemisi yaşadık. Bütün dünya için hem sosyal hem de ekonomik olarak ağır kayıplar verdik ve etkileri hala devam etmektedir. Pandeminin ilk anından itibaren onu kontrol altına almak ve önlemek için birden çok önlem uygulanmış olsa da Covid-19 aşılarının geliştirilmesi ve yaygın olarak kullanımı en güçlü ve en etkili uygulama olmuştur diyen Prof. Dr. Caferi Tayyar Şaşmaz: “Covid-19 aşısının zamanında geliştirilemeseydi gözlenen Covid-19 hastalık ve ölümlerinden çok daha fazlasını göreceğimiz kaçınılmazdı. Halihazırda küresel iklim krizi nedeniyle benzeri bulaşıcı hastalık salgın ve pandemisinin ortaya çıkma riskinin çok arttığı bir döneme giriyoruz. Bu nedenle, dünya olarak aşı geliştirme ve uygulamaya her zamankinden daha fazla ihtiyacımız var” dedi.
Genişletilmiş Bağışıklama Programı aşı ile önlenebilir hastalıkların kontrolünde bir başarı hikayesidir ve sırada Yaşam Boyu Bağışıklama Programı var
Prof. Dr. Caferi Tayyar Şaşmaz: “Yaşam Boyu Bağışıklama Programı” Dünya Sağlık Örgütü’nün bir önerisidir. Genişletilmiş Bağışıklama Programı ülkeler arasında farklı düzeylerde olmakla beraber dünyada yaygın olarak uygulanmaktadır. Bu program ile her yıl dünyada 5 yaş altında 2.5 milyon çocuk ölümünün önlendiği, aşısı eksik olan çocuklarında aşılandığı takdirde 2 milyon çocuk ölümünün daha önlenebileceği bildirilmektedir. Bu aşı ile önlenebilir hastalıkların kontrolünde bir başarı hikayesidir. Gelinen noktada ulusal ve uluslararası sağlık örgütleri ve ilgili uzmanlık dernekleri ergenler için, gebeler için, yaşlılar ve risk grubunda olanlar için de ayrı ayrı aşılama önerileri yapmaktadır ve bu öneriler uygulanmaktadır. Ancak bu önerilen uygulamaların hiçbiri çocukluk aşı programındaki gibi sıkı bir şekilde uygulanıp, izlenip kontrol edilmemektedir. Yaşam Boyu Bağışıklama Programı gereğince bir insan doğduğu andan ölünceye kadar belli yaşlarda önerilen aşıların yapılması ve aşılama yönünden bütün insanların izlenmesi önerilmektedir. Başka bir ifadeyle “Yaşam Boyu Bağışıklama Programı” hali hazırda uygulanan çocukluk yaş grubu aşı pratiğinin bütün yaş grubunu kapsayacak şekilde planlanması ve uygulanmasıdır. Her ülkenin artık bu programa geçmek için hazırlık yapması ve geçmesi gerekir” dedi.
Çocukluk çağı aşıları konusunda halkta farkındalık düzeyi yüksek, erişkin aşılarda düşük
Çocukluk çağı bağışıklama programı olan Genişletilmiş Bağışıklama Programı’nın ülkemizde 2010 yılına kadar Sağlık Ocakları, bu tarihten sonrada Aile Sağlığı Merkezleri tarafından yürütüldüğünü dile getiren Prof. Dr. Caferi Tayyar Şaşmaz şunları söyledi: “Türkiye Dünya ölçeğinde bu programı hedeflere uygun başarılı bir şekilde yürütmektedir. Çocukluk çağı aşılar konusunda vatandaşlarımız arasında farkındalık düzeyi iyidir. Bununla beraber erişkin yaş grubunda aynı duyarlılık bulunmamaktadır.”
Prof. Dr. Caferi Tayyar Şaşmaz: “Aşılar toplumsal düzeyde yaygın kullanılmaya başlanmadan önce aşı ile önlenebilir hastalıkların hemen tamamı çocukluk yaş grubunda geçirilmekte ve sık sık salgınlar olmaktaydı. Bu salgınlarda ölüm oranları ve sağ kalanlarda da sakat kalma riski çok yüksekti. Bu dönemde kişi hastalığı geçirip iyileşirse, yaşadığı sürece o hastalığa bağışık olarak yaşarlardı ve erişkin yaş gruplarında aşı ile önlenebilir hastalıklar sıklıkla gözlenmezdi. Bu nedenle aşıların yaygın olarak kullanımı çocukluk yaş grubunda oldu. Aşılama kapsayıcılık hızları arttıkça aşı ile önlenebilir hastalıklar azalmaya başladı. Aşılamanın toplumsal düzeyde etkisinin ortaya çıkabilmesi için aşı kapsayıcılık hızının yüksek tutulması gerekmektedir. Günümüzde hastalıktan hastalığa ve aşının koruyuculuk etkisiyle değişmekle beraber, hedef popülasyonun yüzde 90-95’i aşılanabilirse, toplumsal düzeyde bağışıklık sağlanabilmektedir. Bir hastalığa karşı toplumsal düzeyde bağışıklığın gelişmesi, hastalık etkeninin toplumdan uzaklaşmasını sağlamaktadır. Ülkemizde 2000’li yılların başından itibaren aşılama kapsayıcılık hızlarının daha da artması ile aşı ile önlenebilir hastalıklarda toplumsal düzeyde bağışıklık sağlanmış ve halen de sürdürülmektedir. Burada görev alan yönetici ve sağlık çalışanlarına, Aile Sağlığı Merkezi doktor, ebe, sağlık memuru ve hemşirelerine şükranlarımızı sunuyoruz” dedi.
Prof. Dr. Caferi Tayyar Şaşmaz, çocukluk çağı aşılamalarının yaygınlığı ve başarısı sonrasında aşı ile önlenebilir hastalıkların toplumda yaygın olarak görülmediğini vurguladı ve sıraladı;
  1. Aşı olup bağışıklık gelişen kişilerde bağışıklık zamanla azalır,
  2. Aşı olup bağışıklık gelişmeyen kişiler yetişkin yaş grubuna geçer ve sayıları zamanla artar,
  3. Aşı olmayıp ya da aşılanamayıp bağışık olmayan kişiler yetişkin yaş grubuna geçer ve sayıları zamanla artar ve
  4. Ortalama yaşın artması ile beraber bağışıklık sistemi de zayıflar.
Yukarıdaki nedenlerle orta ve ileri yaşlarda da aşı ile önlenebilir hastalıklar görülmeye başlar. Günümüzde bu dönemi yaşamaktayız. Bu nedenlerle erişkin ve ileri yaş grubunda olan insanların da, hem bağışıklığı azalan kişilerin bağışıklığını artırmak hem de bir şekilde bağışık olmayan kişilerin bağışık hale getirilmesi için, önerilen aşılarla aşılanmaları gerekmektedir.
Aşı ve bağışıklama hizmetlerinin bulaşıcı hastalıklara karşı korunmada en etkili, en güvenli ve en ekonomik sağlık hizmeti olduğunun altını çizen Prof. Dr. Caferi Tayyar Şaşmaz sözlerine şöyle noktaladı: “Bugün aşıların sayesinde çiçek, çocuk felci, kızamık vb. gibi çok bulaştırıcı ve öldürücü hastalıklara yakalanma korkusu olmadan güvenle yaşayabiliyoruz. Hem bu güvenli ortamı sürdürebilmemiz hem de gelecekte olası salgın ve pandemilere karşı korunabilmek için aşı ve bağışıklama hizmetlerine daha fazla önem vermemiz gerekir. Toplumda hem çocukluk hem de erişkinlik döneminde aşının gerekliliği üzerine farkındalığı ve aşıya olan güveni artırmamız gerekir. Bir başka çok önemli bir konu da, ülke olarak aşı geliştirme ve üretme teknolojisine yatırım yapmamız, kendi aşılarımızı kendimiz üretmemiz gerekir.”


 

0 YORUM

YORUM YAPIN

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER BAŞLIKLAR

  • Brexit Türk ambalaj sektörüne yarayacak

    Brexit Türk ambalaj sektörüne yarayacak

    İngiltere'nin Brexit ile Avrupa Birliği'nden ayrılması, Türk ambalaj sektörüne yarayacak. Ambalaj Sanayicileri Derneği (ASD) Başkanı Zeki Sarıbekir, Brexit ile birlikte İngiltere'nin yeniden kendi sanayisini kuracağını ve ambalaja... Devamı »