Ambalaj tasarımı, tüketicisiyle raflarda en fazla üç /beş saniye gibi kısa bir süre içerisinde buluşabilen markanızın onu rakiplerinden benzersiz kılan özelliklerini en yalın, etkili ve doğru nasıl söylediğinizin formülüdür. Ya ürününüzü o kısacık zaman içinde tüketicisiyle buluşturup satarsınız ya da tüketicinizi aynı ürünün markasını çok daha doğru anlatan, pazarlayan bir rakibine kaptırırsınız. Kısacık bir anda her şey olur ve biter. Bu bağlamda da ambalajınızın tasarımı doğrudan ürünü pazarlayan, akıllı bir tasarım olmalıdır.
 
Akıllı bir tasarım; tüketicisini ve rakiplerini iyi çalışmış, ne söylemek istediğini yalın, hızlı ve doğru bir biçimde aktaran ve o üç saniyeyi doğru kullanan, o markadan başkasının sahiplenemeyeceği, sadece o markaya özgü tüm özellikleri doğru, etkili, az ve öz söyleyebilme gücünüzdür…

Burada özgün olmak sözcüğünü açacağım. Markanıza özgü o tılsımı yakalarsanız işte orada marka ve tüketicisi arasında bağ kurmayı başarmış olursunuz ki bu da; markanızı rafta güçlü kılar, sırasında lider yapar ve büyük satış başarılarını da beraberinde getirir… Çünkü bizim işimiz tam anlamıyla bir ürünü nasıl doğru ya da yanlış pazarladığınızın hikayesidir…

O küçücük alanda markanın kimliğini yaratmak, tüketicisiyle nasıl ve ne tonda konuşacağını doğru belirlemek, markayı doğru ve yalın konuşturabilmektir.
Yani o küçücük alanında markayı var etme gücünüzdür ambalaj tasarımı…
 
AZ ÇOKTUR!
Dolayısıyla da her tasarım sadece o marka ve ürün için dikilmiş bir elbise gibi olmalıdır, bir başkasının giyemeyeceği…
 
Sokak aralarında kalmış minicik terzi, kuyumcu, saatçi, ayakkabı ustaları vardır, orada her şeyin sizin için bir mücevher gibi işlenerek, her an baştan yaratılarak çalışıldığını bildiğiniz… Onlar simyacıdırlar, yarattıkları eserleri aynı zamanda tutkularıdır da... Varlık nedenleridir de… Ruhları dünyanın bir yerinde özgür ve özgündürler… Elbiseniz sadece size özel olduğuna göre siz kendinizi iyi ve doğru anlatmalı, terziniz de sizi en doğru ve yalın biçimde ortaya çıkaracak sihri yaratmalıdır.

Hep “an”da olmak… “An”da kalmanın farkındalığıyla üretmek… O zaman yalnızca tasarlamaz; o ürünün, markanın ta kendisi olursunuz. Her elbisenin her kişiye uymadığının, her markaya kendi kurumsal ve tüketici kimliğine uygun çalışmalar yapılması gerektiğinin önemini bilerek, markanızın kendisi olarak tasarlamaya başlarsınız. Güzel bir deyiş vardır bilirsiniz: Aynı nehirde iki kez yıkanılmaz... Evrende her şey değişir, hiçbir şey aynı kalmaz. Markalar da... Tüketicisi de… Sattığınız şeyin içeriği de… Rakipleriniz de… Raflar da… Dünya da… Trendler de… Değişim süreklidir.
 

AMBALAJ TASARIMINDA KULLANDIĞIMIZ ARAÇLARDAN BİRİSİ: KARAKTER YARATMAK
Tüketicimizle markamız arasında bağ kurmak adına çeşitli yollar kullanırız. Bazen rafta ürünümüzün içeriğine göre inanılmaz iştah açıcı olmamız gerekir. Ürün içeriğimizi nasıl rakiplerinin ötesine taşıyabilir ve çok daha iştah açıcı, lezzetli görünebileceği ile ilgileniriz. Bazen gerçekçi, bazen sempatik, bazen daha mesafeli, bazen daha duygusal, bazen de daha eğlenceli nasıl oluruz sorusunun doğru cevapları ile ilgileniriz… Yol göstericimiz de, markamızı tanıdığımız kadar, rakipleri ve gerçekte seslenmek istediğimiz tüketicimizi çok iyi tanımaktan geçer… Tüketici testleri, rakip analizleri bizlere oldukça ışık tutar ve bazen tam da gittiğimiz yolun tersine tüm brief ve stratejimizi değiştirebiliriz…

Böylece aynen bir orkestra şefi gibi hangi enstrümanı nasıl, ne tonda kullanacağımızın da doğru formülünü bulmakla uğraşırız ortaya çıkacak senfonimiz için…

Bazen ise markanız buna olanak tanıyorsa o karakterle anılmasını, rakiplerinden kolaylıkla ayrıştırılmasını sağlayan, sadece o markaya özgü, o özgün karakter ya da karakterleri yaratmayı seçebiliriz. Bu bazen markanızı o karakter ile seslendirme, iletişimini o karakter ile yapma şansı verir sizlere… Bazen de o denli markanızın tüm yükünü, yüzünü taşır ki, marka o karakter ile anılmaya başlanır… Sadece o karakteri kullanmanız bile markanızın iletişimini yapmanıza, derhal rakipleri arasından ayrışarak algılanmasına, pazarlamasına muazzam bir katkı sağlar. Kullandığınız karakterlere göre markanızın sempatiklik, sıcaklık, ciddilik, eğlencelilik vb. duygusal kimliğine katkı sağlamış olursunuz ki bu da sanıyorum mesleğimde en severek kullandığım yollardan birisidir… Ya da bunu bazen sadece kurumsal kimliğinizde vazgeçilmeziniz olan renklerle de yapabilirsiniz… O renkler sizi temsil edebilir…
 
Önemli olan her koşulda özgünlüğünüzden, yaratıcılığınızdan ödün vermeden, moda tipografi ve tasarım anlayışlarının içinde yönünüzü kaybetmeden, sırasında size sunulan briefin sınırlarının her zaman çok daha ötesinde olmayı becererek sadece sizin markanıza özgü olacak olan, o doğru elbiseyi dikmektir aslında işimiz…