1996 yılında İstanbul’da doğdum. Lise öğrenimimi Pertevniyal lisesinde, Lisans eğitimimi İstanbul Üniversitesi İngilizce İşletme bölümünde tamamladım. Lisans eğitimim süresinde devletimizin düzenlediği programlar kapsamında bir yıl Belçika’da eğitim gördüm. Bu süreç içerisinde onlarca ülke gezip sektörel ve sosyal anlamda tecrübeler edindim. Bir yandan üniversite eğitimim devam ederken bir yandan da ithalat, ihracat ve satış konularında aktif olarak görev aldım. Uzak Doğu, Afrika ve Orta Doğu pazarlarını yerlerinde ziyaret ederek endüstriyel üretim ve paketleme makineleri sektörlerinde birçok ticari faaliyette bulundum ve iş hayatını erkenden deneyimleme şansını yakaladım. Arotek Group’ta henüz küçük bir çocukken atölye çıraklığıyla başlayan çalışma hayatı sürecim, zaman içerisinde basamakları birer birer tırmanıp satış departmanının başına geçmemle benim için farklı bir boyut kazandı. Şirketimizi global anlamda bir üst lige taşımak için bütün paydaşlarımızla birlikte yoğun efor sarf ediyoruz. Ülkemiz ve şirketimiz adına önümüzdeki güzel gelecekten fazlasıyla ümitliyiz.

 

 

Biz Arotek Group olarak kökleri 1990’lı yıllara dayanan, yüksek kaliteyi ve satış sonrası aktif hizmeti her zaman ön planda tutan, müşterilerine paketleme makineleri ve otomasyon çözümleri sunan bir firmayız. 2009 yılında başka bir isim bünyesindeki ortaklığımıza son vererek bilgi ve tecrübelerimizi Arotek Group ismiyle kurumsallaştırmaya karar verdik. Geniş ürün yelpazemiz ve endüstriyel çözüm önerilerimizle gıda, sağlık, yapı kimyasalları, temizlik malzemeleri, hızlı tüketim ürünleri dahil birçok farklı sektörde yerli ve yabancı firmalara çözüm ortağı oluyoruz. Evinizdeki tadilatta kullanmak için malzeme ararken gezdiğiniz yapı marketlerden evcil hayvanınıza mama almak için girdiğiniz pet-shop’a, aylık mutfak alışverişiniz için girdiğiniz süpermarketlerden, ilaç almak için girdiğiniz eczaneye kadar neredeyse her yerde makinelerimizle üretilmiş ürünlere ulaşmanız mümkün. 

 

 

2009 yılında Bayrampaşa’da başlayan üretim faaliyetlerimiz 2023 yılı ilk yarısı itibariyle gerçekleştirdiğimiz yeni bir üretim tesisi satın alım yatırımıyla birlikte Büyükçekmece’de devam ediyor. Bu yatırımla üretim alanımızı 300 metrekareden 2500 metre kareye çıkartarak globalleşme hedefimiz adına büyük bir adım atmış olduk. Şu an itibariyle yıllık 60 adet tam otomatik paketleme makinesi üretebilecek kapasiteye ulaştık. Paket içerisine giren toz, sıvı ya da granül bütün ürünler için tam otomatik makinelerimiz bulunmakta. Hazır kahveler, patates ve mısır cipsleri, kimyevi ürünler, gıda takviye ürünleri, dondurulmuş sebzeler, son dönemde revaçta olan kolajenler, yapı kimyasalları ve bunun gibi birçok ürün için istenilen gramajda tam otomatik paketleme makineleri üretimi gerçekleştiriyoruz.

 

 

Ben bütün büyük aile şirketlerinin globalleşme konusundaki en büyük eşiğinin üçüncü kuşak yöneticileri olduğunu kanısındayım. İkinci kuşak yöneticiler olarak biz, birinci ve üçüncü kuşaklar arası organik bir basamağız aslında. Birinci kuşaktan aldığımız bilgi ve tecrübeleri, bulunduğumuz kuşağın gerçekleri ve global yeniliklerle harmanlayıp üçüncü kuşak için inovasyona ve büyümeye daha açık, geniş ve rahat bir hareket alanı sağlamamız gerektiğini düşünüyorum. Bence aile şirketlerindeki ikinci kuşak ve bu kuşağın şirkete kattığı değer bu şirketlerin geleceğini belirleyen en önemli husus.

 

 

Kurumsallaşamayan aile şirketlerinin sürdürülebilir olabileceklerini düşünmüyorum açıkçası. Aile şirketlerinde ikinci nesiller için şöyle bir dezavantaj var: Şirketi kuran ve belirli bir noktaya taşıyan birinci nesil patronlar bilerek veya bilmeden kurumsallaşmanın önündeki en büyük engel olarak karşımıza çıkıyorlar. Burada psikolojik olarak birinci nesli anlamak mümkün. Sıfırdan tırnaklarıyla kazıyarak kimi zaman ailelerine ayıracakları vakitten kimi zaman öz benliklerinden ödün vererek oluşturdukları tek adama bağlı kurum kültürü, ikinci kuşak devreye girdiğinde kendilerinin en büyük düşmanı olarak karşılarına çıkıyor. İşletmenin her noktasıyla birebir temasta olmak ve hiçbir şekilde bir başkasına inisiyatif vermemek daha küçük boyutta şirketler için işe yarasa da globalleşme hedefiyle adımlar atan bir şirket için ne yazık ki verimli bir yönetim modeli değil. Biz ikinci kuşağın en büyük şansının birinci kuşak aile büyüklerimiz, en büyük şanssızlığının da genç kuşakta zuhur eden ümitsizlik ve boşvermişlik olduğunu düşünüyorum. 

 

Globalleşen dünyada yalnızca yurt içi pazarına odaklanan firmaların trendleri yakalayamadığını ve küçülmek zorunda kaldığını biliyoruz. Biz yurt içi pazar odağımızı kaybetmeden, yurt dışı için de çalışmalarımıza devam ediyoruz. Hali hazırda 30 ülkeye ihracatımız mevcut. Bunun artması için tanıtım ve reklam faaliyetlerimizi sürdürüyoruz. Hedefimiz birçok ülkede satış ofislerimizi faal hale getirmek ve yurt dışı satışlarımızı yerinde gerçekleştirebilmek.

 

 

Biz müşterilerimize yalnızca yüksek kaliteli ve son teknoloji paketleme makineleri sunmakla kalmayıp satış sonrası hizmetleri de her zaman ön planda tutuyoruz. Makinelerimizde yalnızca dünyaca tanınan ve bilinen markaların ürünlerini kullanıyoruz. Yurt içi ve yurt dışında yaygın servis ağımızla müşterilerimizin yaşadığı sorunlarda onlara anında çözüm ortağı olmak için çabalıyoruz. Çünkü biliyoruz ki bir satışın en önemli kısmı satış sonrası verilen hizmetlerdir.

 

 

Aslında sipariş sonrasında müşterilerimiz için en önemli husus aktif iletişimde kalabilmek. Biz müşterilerimizle sipariş ve montaj süresince iletişimimizi asla kaybetmiyoruz. Kendilerine üretimle ilgili günlük ve haftalık olarak raporlar sunarak süreçle ilgili bilgi sahibi olmalarını sağlıyoruz. Bu onlarda güven hissi oluşturuyor. Bu konuda çok güzel geri dönüşler alıyoruz.

 

 

Aslında hedeflerimize ulaşmakla kalmayıp bu sene için beklentilerimizin de üzerine çıktık. Hedefimiz yılın kalan iki çeyreğinde bunun da üzerine koyup 2023 yılı için belirlediğimiz hedefin tam olarak iki katına ulaşabilmek. Bunun için ben ve bütün ekip arkadaşlarım elimizden gelenin en iyisini yapıyoruz ve gelecekten fazlasıyla ümitliyiz.

 

 

Sektördeki değerli genç arkadaşlarıma ve saygıdeğer büyüklerime çokça selamlar ve hürmetlerimi iletiyorum. Ülke olarak bir ve tek yürek olduğumuzda başaramayacağımız hiçbir şeyin olmadığını ilk elden tecrübe etmiş biri olarak, kendilerinden geleceğe dair ümitlerini asla yitirmemelerini rica ediyorum. Biz; genci, yaşlısı çok büyük potansiyele sahip milyonlarca kor alevden yürekleriz. Cumhuriyetimizin yüzüncü yılını kutladığımız bu güzel günlerde daha çok çabalayıp, daha çok emek vererek çok daha güzel bir yüzyılın inşası için; çocuk, yaşlı demeden bu bilinçle hareket etmemiz gerektiğine inanıyorum. Önümüzde nice yüzyıllar var ve biz millet olarak bu yüzyıllarda nice büyük başarılara imza atacağız. Atalarımız adımızı tarih sahnesine zaten altın harflerle yazdırmış. Dileğim ve temennim bizlerin de asla yorulmadan ve asla pes etmeden tek yürek olup, bu nadide harflerin üzerini yıldızlarla donatmamız. Kıymetli sorularınız için sizlere de çok teşekkür ederim.