Geri Dönüşüm ve Geri Kazanımcılar Derneği (GEKADER) olarak 4 sene önce tohumu attığımız bu dernek, kısa bir süre içerisinde filizlenmeye ve yeşermeye başladı. Bugün geri dönüşüm sektöründe faaliyet gösteren prestijli firma ve tesislere ev sahipliği yapıyoruz. GEKADER’in kurulma amacını 2 ana başlıkta toparlayabiliriz. Bunlardan ilki toplumu bilinçlendirmek ve geleceğimizin teminatı olan çocuklarımızı geri dönüşüm ve çevre temizliği konusunda daha da bilgili bir hale getirmektir. Bir diğer önemli başlığımız ise bürokrasi, devlet kurumlarıyla dirsek teması halinde olarak sektörün beklentilerini, sorunlarını, pozitif yöndeki gelişmelerini aktarmak. Elbette bizler de doğa dostu bir dernek olarak çalışmalarımızı “Geleceğimizi dönüştürmek” ekseni etrafında sürdürüyoruz. Bu kapsamda toplumu bilinçlendirici etkinlikler, organizasyonlar ve eğitimler düzenliyoruz.
Şu anda kaç üyeniz var? Gerçekleştirmiş olduğunuz projeler nelerdir? Orta ve uzun vadeli plan ve projeleriniz olacak mı? Hedefleriniz neler? Genel anlamda bahsedebilir misiniz?
GEKADER olarak 35 üyemiz var. Plastiğin tüm formunu üretebilen üyelerimiz var. Aynı zamanda bu formları üretebilen Türkiye’nin en saygın makine üreticilerimizden de üye alımı konusunda çok ciddi taleplerimiz bulunuyor. Yeni üye alımı konusunda oldukça ince eleyip sık dokuduğumuzu söyleyebiliriz. Zira GEKADER çatısı altında yer alan tüm firmalar gerekli üretim belgelerine sahipler. Ve her biri devletimize vergisini ödeyen saygın kurumlardan oluşuyor.
Bir diğer projemiz ise ev hanımlarına ve öğrencilere dönük eğitim çalışmasıdır. Biz bu çalışmayı sürekli olarak özel okullarda yapıyoruz. Bu konuda okullardan taleplerde geliyor. Ayrıca bizler dernek olarak Milli Eğitim Bakanlığı ile ortak “Geri Dönüşüm ve Sürdürülebilirlik” dersinin müfredata dahil olmasını istiyoruz. Bununla ilgili olarak bünyemizde yer alan tesislerin çevre mühendisleriyle ortak girişimlerimiz de bulunuyor. Bu kapsamda tıpkı bir dönem milli güvenlik dersi olduğu gibi Geri Dönüşüm ve Sürdürülebilirlik dersinin de hayata geçmesini istiyor ve bu kapsamda da çalışmalarımızı sürdürüyoruz.
Diğer taraftan GEKADER olarak fuar ve organizasyon konusunda da oldukça yetenekli ve güçlü bir derneğiz. Bununla alakalı olarak da önümüzdeki yıl bizler gibi bu sektörde yer alan paydaş STK’larla birlikte konferans, zirve ve fuar yapma konusunda ise çalışmalarımızı sürdürüyoruz. GEKADER’i sadece Türkiye’de değil tüm dünya genelinde saygınlık kazanmış, doğru ve bilinçlendirici içerikler ve işlere imza atan bir dernek haline getirmek ise en büyük hayal ve hedefimiz…
GEKADER olarak heyecan verici projelerimiz elbette var. Bunlardan ilki Eko Endüstriyel Organize Sanayi Bölgesi. Projemiz için görüşmelerimiz tüm hızıyla sürüyor. Sakarya bölgesinde kuracağımız tesis kendi elektriğini üretecek. Fire veya çöp olarak hiçbir şekilde atık oluşmayacak. Aynı zamanda yağmur suları ve tesislerden gelen sular da yine temizlenerek peyzaj alanlarında kullanılacak. Öte yandan endüstri 6.0 altyapısıyla geliştireceğimiz OSB’de akıllı yükleme sistemleri, üst düzey güvenlik önlemleri gibi detaylar ön plana çıkacak. OSB aynı zamanda lokasyon bakımından limana yakın olacak. Böylece OSB’de üretim yapan tesisler, ürünlerini kolaylıkla ve hızlı bir şekilde sevkiyatını yapmış olacak.
Geçmişten günümüze değerlendirecek olursanız geri dönüşüm sektörünün hem iç hem de dış piyasada yakaladığı ivmeyi nasıl değerlendirirsiniz?
Geri dönüşüm konusu gerçek manada artık çok ciddi bir ivme kazandığını hem sosyal çevrenizden hem de iş hayatınızdan gözlemleyebilirsiniz. Örneğin eskiden üretim yapan firmalar geri dönüşümden elde ettiği ürünlerin tanıtımı yapmıyorken; şimdilerde geri dönüşüm ve sürdürülebilirlik raporlarının yayınlandıklarını biliyoruz. Birçok firma bununla ilgili reklam çalışmaları bile yapıyor. Dolayısıyla geri dönüşüm konusunun Paris İklim Anlaşması’ndan sonra da ciddi bir ivme kazandığını söyleyebiliriz. Birçok ülkedeki üretim yapan tesislerin küçülme haberleri geliyor. Dolayısıyla bu olumsuz tablodan Türkiye’de olumsuz etkileniyor ancak her yeni yılda umutlu olduğumuz gibi 2025 yılından da oldukça umutluyuz. Zira dediğim gibi artık her geçen gün önemi artan “geri dönüşümden üretilmiştir” etiketleri son derece sevindiren gelişmeler arasında yer alıyor. Diğer taraftan depozito iade sistemi hazırlıkları, atık kutuları ve tüm Türkiye geneline yayılan belediye geri dönüşüm tesisleri sevindiren gelişmeler ve yatırımlar arasında yer alıyor.
GEKADER olarak atık yönetimi ve çevre dostu üretim yoluyla yerel alanda çevrenin korunması desteklemeye çalışmaktasınız. Sürdürülebilir çevre dostu bir yaklaşımla hareket etmek için Türkiye’deki “Atık Yönetimi”, “Geri Dönüşüm”e ilişkin mevzutlar hakkında neler söylersiniz? Yapılan denetimleri, çalışmaları ve alınan tedbirleri yeterli buluyor musunuz? Bizlere biraz mevcut sorunlardan ve çözümleri konusundaki tavsiyelerinizden bahsedebilir misiniz?
Bu sorunuza, “Maalesef hiç yeterli değil” diyerek başlamak istiyorum. Geri dönüşüm konusunda yapılan mevzuatlar, atık ayrıştırma konusunda atılan majör adımların her birini çok kıymetli buluyor ve görüyoruz. Ancak gelişmekte olan ülke pozisyonunda olan Türkiye için bu adımların yeterli olmadığını da biliyoruz. Halen toplumda atıkların nasıl ayrıştırılması, organik ve inorganik, yaş ve kuru atık ayrıştırmasını bilmeyen insanlarımız ve bireylerimiz var. Dolayısıyla devletimiz ne kadar mevzuat yayınlarsa yayınlasın; toplumda vücut bulmadığı sürece ilerleme de sağlanamıyor.
Bu tarafta caydırıcı ve katı kuralların hayata geçmesi gerekiyor. Çok klasik olacak belki ama Japonya’da, Almanya’da vahşi depolama tesisi yok. Almanya’da 25-30 sene önce kapandı. Hanehalkı iğneden ipliğe tüm atıklarını ayrıştırıyor ve ilgili kutulara atıyor. Bu ayrıştırmayı yapmadığı takdirde ikaz, ısrarcı davrandığında ise cezai işleme kadar varabiliyor. Peki, Türkiye’de durum nasıl…
Türkiye’de halen çöpümüzü çöp kutularına atmıyoruz. Bugün mesire alanları, kamp ve piknik alanlarına baktığımızda durumun ne kadar içler acısı olduğunu anlayabiliriz. Dolayısıyla önce çevre bilinci ve atık ayrıştırmaya teşvik edici adımların atılması gerekiyor.
Örneğin atıklarını ayrıştıran hanelerden çöp vergisi alınmaması, herhangi bir vergide istisnai bir durum bile ödül konusunda hiç değilse başlangıç için yeterli olacaktır. Türkiye hem denetim hem uygulama konusunda çok yetenekli ve kabiliyetli bir ülkedir. Bu kapsamda Avrupa standartlarına kavuşmamız hayal değildir.
Plastik Geri Dönüşüm Teknolojileri ve Ham Maddeleri Fuarı olan Replast, bu yıl ilk kez gerçekleşti. Fuar genel anlamda beklentilerinizi karşıladı mı? Replast Fuarı’nı değerlendirmek istesiniz neler söylersiniz?
Bu yıl ilki düzenlenen ve Hollanda’da düzenlenen fuarların “muadili” olarak dikkat çeken RePlast Fuarı’nın gerek katılımcı gerek ziyaretçi gerek ise içerik açısından faydalı bir fuar olduğunu söyleyebiliriz. Bir sonraki yıllarda daha zengin içerikler ilave edilip, daha nitelikli ziyaretçilerle perçinlenirse çok daha iyi yerlere geleceğine inanıyorum.
Tüketiciyi bilinçlendirmek adına geri dönüşüm konusunda vatandaşlara nelere dikkat etmelerini önerirsiniz?
Geri Dönüşüm sektörü 48,5 milyon tona denk gelen 100 milyar TL’yi “atıktan” ülke ekonomisine kazandırdı. 2022 yılında 110 milyon ton atık oluşturduk. 2025 yılında hanehalkını ve eğitim kurumlarını bilinçlendirmeliyiz. Türkiye’de geri dönüşüm sektörünün yıldızı parlamaya devam ediyor. Sektör büyüme trendini sürdürürken, birbiri ardına açılan lisanslı geri dönüşüm tesisleri rekabet ortamı yaratarak ham madde kalitesinin artırılmasında önemli rol oynuyor.
2020’de 127,4 milyon ton atık işlenmiş, 78,3 milyonu bertaraf edilmiş ve 49,1 milyon ton atık geri dönüşüm yöntemleriyle ülke ekonomisine kazandırıldığı ifade ediliyor. 2022 yılı güncel rakamlarına baktığımızda ise aradaki toplam farkın yüzde 4,5’lik artışla 133,2 milyon ton olarak atık işlendiğini görüyoruz. Bu atıkların 81,4 milyon tonu atık bertaraf tesislerine gönderilirken, en önemli kısmı olan geri kazanım oranı ise iki yıl öncesine kıyasla yüzde 5,4’lük farkla 51,7 milyon tona yükseldi.
Rakamlara detaylı olarak baktığımızda Beraber yakma (ko-insinerasyon) tesislerinde 3,2 milyon ton atık yakılarak enerji geri kazanımı gerçekleştirildi. Kompost tesislerinde 120 bin ton atık geri kazandırıldı. Diğer geri kazanım tesisleri olan plastik, kağıt, metal, mineral gibi tesislerde ise 2020 yılında 47,6 milyon ton atık ham madde haline dönüşürken, 2022 yılında ise bu rakamın yüzde 1,7 artışla 48,5 milyon olduğunu görüyoruz. Hanehalkı tarafından 2020 yılında 28,6 milyon ton atık oluşurken bu rakam 2022 yılı sonunda 26,8 milyon tona geriledi. Tabloya genel baktığımızda ise bu rakamın yüzde 6,3 gerileme olduğunu görüyoruz.
Bu oran ise Avrupa ülkelerinin oldukça gerisinde kalıyor. Hanehalkı ile ilgili bakanlıklar, kurumlar ve STK’lar iş birliği ile; toplumu bilinçlendirmeye dönük çalışmalar, okullarda geri dönüşüm dersinin müfredata dahil edilmesi gibi konuların yeniden ve ivedilikle gündeme getirilmesinde fayda olduğunu düşünüyorum. Dolayısıyla 2024 yılı ile birlikte hanehalkına geri dönüşümü ve buradaki ekonomiyi öğretmeliyiz. Tüketicilerimizin daha az alışveriş yapmaları, ihtiyaçları kadar tüketmelerini, tükettiği ürünleri ayrıştırarak atmalarını istiyor ve bekliyoruz.
0 YORUM