Cuma , 18 Nisan 2025
HABERLER
ANASAYFA / Benim Köşem / Azmin ve Başarının Hikayesi ‘DALGAKIRAN KOMPRESÖR’

Azmin ve Başarının Hikayesi ‘DALGAKIRAN KOMPRESÖR’

Ömer Dalgakıran'ın küçük bir atölyede başlayan ve dünyanın saygın markalarından biri haline dönüşen ilham verici algakıran Kompresör yolculuğuna siz de tanık olun...

Azmin ve Başarının Hikayesi ‘DALGAKIRAN KOMPRESÖR’
Ömer Dalgakıran, 1938’de Kastamonu’nun Cide ilçesine bağlı İlyas Bey Köyü’nde denizci bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelir. İlkokulun ardından maddi imkansızlıklar nedeniyle eğitimine devam edemese de Dalgakıran, hayallerinin peşini bırakmak istemez. Henüz küçük yaşlardayken annesini çalışmak için ikna eder ve komşuları Kunduracı Hasan ile birlikte babasının yanına İstanbul’a doğru yola çıkar. Paraları ancak güvertede yolculuk yapmaya yeter, iki gece güvertede uyuyarak vardıkları bu büyük şehir, Ömer Dalgakıran için yepyeni bir başlangıç olacaktır. Uzun vapur yolculuğunun ardından 3 yıldır görmediği babası Mehmet Dalgakıran’ı Küçük Pazar Kantarcılar Caddesi’ndeki Vatan Kahvesi’nde bulur. Şakiroğlu lakaplı çevresinde sevilen, sözü dinlenen, iyi bir kaptan olan Mehmet Dalgakıran ile hasret gidermelerinin ardından Beşiktaş’ta kum boşaltılan bir gemiye giderler. Kumu boşalttıktan sonra tekrar Marmaraereğlisi civarına açılacak olan Mehmet Kaptan, oğlu Ömer Dalgakıran’a sefere gelip gelmek istemediğini sorar ve Ömer Dalgakıran bu teklifi memnuniyetle kabul eder.

Mehmet Kaptan, oğluna denizcilik öğretmek istese de gemide yapılan kum çekme işi daha ilk günden Ömer Dalgakıran’ın içine sinmez. Dönüşte babasına, “Beni deniz tutuyor” diyerek bu işi yapmak istemediğini söyler. Çünkü o, babasının yolundan gitmek yerine makinelere ilgi duyuyordur. Mehmet Dalgakıran, “Denizci adamın oğlunu deniz tutar mı” dese de, oğlunun yönünü değiştirmek istediğini anlar ve onu, arkadaşı Fethi Usta’nın yanına çırak olarak vermeye karar verir. Genç, çalışkan ve iyi bir usta olan Fethi Ustanın atölyesinde torna tezgahı, planya gibi takım tezgahları vardır. Gemi makinesi parçaları bu parçaların bakım ve onarımı otomatik inşaat parçaları ve tamiri gibi çok yönlü imalat yapılmaktadır. Perşembe Pazarı’ndaki bu küçük ama büyük hayallere ev sahipliği yapan atölyede, yaptığı farklı işler Ömer Dalgakıran’ın çok iyi bir tornacı olmasını sağlar. Bu süreçte boş zamanlarında arkadaşları sinemaya giderken o teknik kitaplara gömülür, akşamları teknik resim kurslarına katılır. Daha büyük işler yapmak isteyen Ömer Dalgakıran’ın zihnini artık “Tüm dünyanın kullanabileceği bir makine nasıl yapabilirim?” sorusu meşgul etmeye başlamıştır.

Ömer Dalgakıran komple makine yapan bir dükkanda çalışmak istemesinin ardından nihayet kompresör imalatı yapan Niko Ustanın atölyesinde işe girer. Kısa sürede atölyenin bel kemiği haline gelir ve işleri koordine etmeye başlar. Niko Usta, Ömer Dalgakıran’a imalat müdürü olmasını teklif etse de Ömer Dalgakıran 1958’de askere gitmek üzere işten ayrılır. Döndüğünde ekonomik kriz iş piyasasını zorlamıştır ancak eski patronu onu tekrar ekibe katılmaya ikna eder. 23 yaşında yeniden iş hayatına atılan Ömer Dalgakıran, 1961 yılında Öznur Hanım ile hayatını birleştirir. Çağlayan’da mütevazı, sıcak bir yuva kuran çift, yıllar içinde büyüyen aileleriyle mutluluklarını paylaşmaya devam eder. Dalgakıran çiftinin çocukları sırasıyla Adnan, Ayhan, Esen dünyaya gelir.

Kendi Yolunu Çizer
1965 yılına gelindiğinde, artık kendi işini kurmaya karar vermiştir ancak yeterli sermayesi yoktur. Küçük birikimini ve kardeşinin desteğini birleştirerek bir torna tezgahı alır. Perşembe Pazarı’nda uygun bir yer bulmak zorlansa da sonunda Arap Camii civarında, ikinci katta 30 metrekarelik bir dükkan kiralamayı başarır. İşte, Dalgakıran Kompresör'ün temelleri bu küçücük dükkanda atılacaktır. Dükkanı açmadan hemen önce eski patronu Niko, onu yazıhaneye çağırıp yeni gelen tornacıya işi öğretmesini rica eder. Ömer Dalgakıran, yıllarca çalıştığı insanlara sırt çevirmez ve kendi iş yerini açmayı 20 gün erteleyerek eski atölyesindeki ustalara son bir iyilik yapar.

Ömer Dalgakıran, küçük atölyesinde DKC100 ve DKC200 makinelerinin üretimine odaklansa da, sermaye ihtiyacı nedeniyle gelen hiçbir işi geri çevirmez. Özellikle savaş yıllarından kalma, yedek parçası bulunmayan mekanik makineleri tamir ederek sektörde kendine yer açar ve yanına aldığı iki çırağıyla birlikte durmaksızın çalışırlar. Bu süreçte marangoz makineleri satan komşusunun vitrinine koyduğu BKC100 tipi kompresörün ertesi gün 900 liradan satılması büyük bir adım olur. Ardından gemiciler için ürettikleri BKK40 yüksek basınçlı kompresör büyük ilgi görür ve artık Ömer Dalgakıran, yalnızca bir tornacı değil, sektörde fark yaratan bir üretici haline gelemeye başlamıştır. İşleri büyüdükçe 1968’de 60 metrekarelik bir dükkana, ardından 1980’de 150 metrekarelik bir atölyeye taşınır. Eski dostu Niko, bu süreçte ona maddi destek sağlayacaktır.

Oğullarıyla Birlikte Yeni Bir Çağ Başlar
1980’lerde oğulları Adnan ve Ayhan Dalgakıran da firmaya katılır. Adnan Dalgakıran, “Baba bu işi büyütmemiz şart. İşle ilgili bazı planlarım var eğer bunları gerçekleştirebilirsek şirketi hiç düşünmediğin noktalara getirebiliriz. Fakat bulunduğun noktada ağır ağır güvenle ilerlemeyi tercih edeceksen ben kendime başka bir iş bakacağım” diyerek Dalgakıran Kompresör’ü ileriye taşıma isteğini dile getirir. Geçmişe dönüp baktığında, kendi hayallerini gerçekleştirmek için denizciliği nasıl reddettiğini hatırlar ve oğullarının önünü kesmek istemez. Bu cesur adımla üretim kapasitesi artırır ve 1985’te İMES’e taşınırlar. Sektörde bir devrim niteliğinde olan vidalı kompresör üretimine başlamalarının ardından, Dalgakıran Kompresör artık Türkiye sınırlarını aşmaya hazır hale gelmiştir.

Dünyaya Açılan Bir Marka
1990’larda uluslararası fuarlarda boy göstermeye başlayan firma, ABD, Almanya, Rusya ve Ukrayna’da satış ve satış sonrası hizmet ofisleri kurarak global pazarda yerini alır. Hala günümüzde büyümesini sürdüren Dalgakıran Kompresör’ün hedefi dünyanın en büyük 5 kompresör üreticisinden biri olmak. 

 

0 YORUM

YORUM YAPIN

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER BAŞLIKLAR