Sustainable Brands CEO'su Mike Dupee sürdürülebilirliğin küresel bir çaba gerektirdiğine dikkat çekerek “Sürdürülebilirlik tek bir ülkenin ya da şirketin çözebileceği bir konu değil; bu küresel bir çaba gerektiriyor. Sürdürülebilir Markalar Topluluğu olarak hem sosyal hem de çevresel yeniliklerle sürdürülebilir büyüme sağlamayı hedefliyoruz” dedi.
Konferans boyunca büyük markalar sürdürülebilirlik hedeflerini ve başarı hikayelerini paylaşarak iş dünyasında sorumlu büyümenin önemini vurguladı. “Artan Krizlere Karşı Odaklı Kalabilmek” başlıklı panelde konuşan Unilever Türkiye, Kuzey Afrika ve Orta Doğu Kurumsal İlişkiler ve İletişim Başkanı Ebru Şenel Erim, Unilever'in küresel sürdürülebilirlik hedeflerini anlatarak 2039'a kadar operasyonlarında ve tedarik zincirinde sıfır emisyona ulaşmayı hedeflediklerini belirtti. Erim, “Şu ana kadar küresel olarak %78, Türkiye'de ise %74 ilerleme kaydettik. Plastik kullanımını azaltmak ve geri dönüştürülmüş plastik kullanımını artırmak da önceliklerimiz arasında. Türkiye'de ambalajlarımızın %15-30'unda geri dönüştürülmüş plastik kullanıyoruz. Ancak Avrupa Birliği'nin plastik ihracatını yasaklaması nedeniyle yerel çözümler geliştirmek zorundayız. Bu nedenle hem TÜSAD'da hem Sürdürülebilir Kalkınma Derneği'nde hem de bakanlıklarla bu sistemi nasıl çözebiliriz konusunda ciddi savunuculuk faaliyetleri gösteriyoruz” dedi.
Sürdürülebilirlik Odağında Değişime Öncülük Et başlıklı panelde konuşan BMW, MINI ve BMW Motorrad Genel Müdürü Can Mete Paker ise, "Türkiye'de otomotiv sektöründe elektrifikasyon dönüşümüne öncülük ediyoruz ve bu süreçte şarj altyapılarının geliştirilmesinden yeşil finansmana kadar birçok projeyi hayata geçirdik. Sürdürülebilirliği bir yönetim modeli haline getirdik; aldığımız tüm kararları bu bakış açısıyla değerlendiriyoruz" dedi.
Eti Türkiye CEO'su Ercan Öz ise, “Mutluluk Odaklı Kurumsal Vatandaşlık” başlıklı panelde yaptığı konuşmasında şirketin sürdürülebilirlik vizyonuna vurgu yaparak “Sarı Bisiklet projemiz bunun en güzel örneklerinden biri. Bu projeyle hem sağlık hem de çevre konusunda önemli adımlar atıyoruz. Şimdiye kadar 30.000 çocuğa ve 8.000 kadına bisiklet kullanmayı öğrettik. Eğer Avrupa'daki bisiklet kullanım oranlarına ulaşırsak karbon salımını %70'e kadar azaltma imkanımız var. Bu da gösteriyor ki sürdürülebilir bir gelecek hayal değil” şeklinde konuştu.
Porter Novelli Amaç ve Etki Global Başkanı Sandy Skees ise yaptığı konuşmada şirketlerin amaçlarını sürdürülebilirlik ile birleştirmesi gerektiğini belirterek, “Şirketlerin amacını sürdürülebilirlik ile birleştirmesi uzun vadeli değer yaratımında kritik bir rol oynuyor. Özellikle günümüzdeki baskılara rağmen amaç ve sürdürülebilirlik stratejileri yalnızca operasyonel başarıyı artırmakla kalmıyor, aynı zamanda yenilikçi ürün geliştirme ve pazar büyümesi açısından da büyük fırsatlar sunuyor. Genç nesillerin yüzde 75’i net bir amaca sahip şirketlerde çalışmayı tercih ediyor. Bu şirketlerin hem finansal getirilerini artırmalarına hem de toplum ve çevre üzerinde pozitif bir etki yaratmalarına olanak tanıyor” dedi.
Prof. Dr. Kerem Alkin, doğanın ekonomik değerine dikkat çekerek, “Yeni bir ekonomik model inşa ederken doğayı sadece bir kaynak olarak değil, en değerli varlık sınıfı olarak ele almalıyız. Doğa ekosisteminin yarattığı yıllık 125-140 trilyon dolarlık ekonomik büyüklük, küresel GSYİH'den bile daha büyük bir değere karşılık geliyor. Bu yüzden sürdürülebilir bir gelecek için doğanın rejeneratif gücüne dayalı döngüsel ekonomik modellere geçmemiz gerekiyor” dedi.
Avrupa Birliği Türkiye Daimî Temsilci Yardımcısı Bahar Güçlü ise Sustainable Brands Türkiye Ülke Başkanı Semra Sevinç ile gerçekleştirdiği panelde, Avrupa Birliği Yeşil Mutabakat’ın Türkiye’ye etkileri hakkında son gelişmeleri katılımcılara aktararak, "Son dönemlerde sürdürülebilirlik ve dijital dönüşüm, AB’nin öncelikli hedefleri arasında yer alıyor. Yeni komisyon döneminde de bu politikaların sanayi rekabetçiliğiyle harmanlanarak güçleneceğini öngörüyoruz. AB’nin inovasyon kapasitesini artırması ve sanayisinin rekabetçiliğini koruması, özellikle enerji fiyatları ve jeopolitik gelişmeler ışığında kritik önem taşıyor. Özellikle Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması ve döngüsel ekonomi mevzuatları, AB pazarına ihracat yapan markalar için önemli değişiklikler getiriyor. Geri dönüştürülmüş içerik kullanımı, çevresel standartların karşılanması ve ürünlerin döngüselliği, AB pazarına girişte temel koşullar haline geldi. Türkiye’nin sanayi ve ticaret yapısının bu yeni düzenlemelere adapte olabilmesi için hızlı ve kapsamlı adımlar atması büyük önem taşıyor" dedi.
0 YORUM