Türkiye’de birlikte çalıştığımız birkaç proje ortağımızla birlikte, istatistiklerdeki durumun gerçekten bu kadar cazip olup olmadığını yerinde incelemeye karar verdik ve jetlag etkisine maruz kalmayı da göze alarak; New York, Chicago, Houston, Las Vegas ve Los Angeles’i kapsayan bu uzun turumuzda ürün sunuş konseptleri (proje noktaları), school catering, gıda üretici ve ambalaj firmalarıyla iş görüşmelerini kapsayan oldukça yoğun bir program gerçekleştirdik.
Gıda piyasasında, özellikle tüketime hazır yemek çözümlerinde Amerikan rekabetinin ambalajı hangi uç noktalara taşıdığına tanık olduk. Biliyorsunuz rekabette herkes aynı koşullarda piyasada bulunursa doğru sonuçlara ulaşabilirsiniz. ABD’de en tepeden en alt kesime kadar herkes kanunlar ve yasalar önünde aynı muameleye maruz kalıyor. Özellikle doğu toplumlarında yaygın olan tanış - akraba ilişkileri, kartvizitler, rüşvet gibi avantaj elde etme unsurları bu topraklarda pek işlemiyor. Bu nedenle doğru fikirlerle, doğru yöntemlerle iş yaptığınızda başarı kazanma şansınız oldukça yüksek.
Rekabet, ABD pazarını daha kaliteli, daha ucuz hale getirmiş, ürün çeşitliliği artmış. Bu rekabet ambalaj uygulamalarını daha verimli ve yaygın hale getirmiş.
ABD uçsuz bucaksız, kocaman bir ülke ve kocaman bir nüfus. Bu 350 milyon kişi günde üç öğün yemek talep ediyor. ABD nüfusunda farklı milletlerden ve kültürden milyonlarca kişi yaşıyor. Özellikle yemek pazarında bu farklı kültürlerden girişimcilerin büyük bir ağırlığı var. Güney Amerika, Akdeniz, Orta ve Uzak Doğu, Afrika ülkelerinden gelen göçmen nüfus doğal olarak kendi mutfak kültürlerini de buraya taşımış. Yetmişiki milletten oluşan bu kozmopolit toplum son yıllarda fast food yemekten bıkmış bir şekilde (Elbette obeziteden yakınarak) yerel yemeklere yönelmiş durumda. Zaten özellikle Çin ve Meksika mutfağı onların damak tadını çok etkilemiş yüzyıllardır. Baharatlı yemekleri, keskin lezzetleri tanıyorlar. Bu nedenle her öğünde alternatif beslenme önerileri sunan işletmeler dolup taşıyor.
Ülkemizde de oldukça geniş bir ürün yelpazesi olan yerel yemekler konusunda uzun yıllardır çalışıyoruz. Doğru ambalaj ile kendi mutfağımızı rahatlıkla ABD pazarına taşıyabilir ve ülkemize büyük bir artı değer kazandırabiliriz. ABD’nin uzaklığı da gözünüzü korkutmasın, yeni çağın teknolojileri, ürününüzü, üretim tazeliğinde uzak topraklara taşıyabilir.
Acaba bu pazara nasıl dahil olabiliriz fikrini yaşama geçirebilmek için bu pazarın standartlarını, taleplerini, yasalarını, beklentilerini, eksiklerini değerlendirdik. Yeni teknolojileri inceleyerek yerimizi ve başlangıç noktası üzerine yoğunlaştık.
Farklı bir ülkenin gıda kültürü ve anlayışı üzerine çalışmak sektöre bakış açımızı genişletmekle kalmadı bizlere yeni pazar olanaklarını da sağladı.
Bu kocaman ülkede mutfağımıza ait izleri bulmak hiç de zor olmadı. Pek çok Avrupa ülkesinde olduğu gibi küçük işletmeler halinde kebab, pide, döner lokantaları burada da mevcut. Ama ülke o kadar büyük ki sanki yokmuş gibi görünüyor. Ülkemizin en popüler değeri olan Simit ve Baklava konusunda da yatırımcılarımız var. Türk yatırımcılar sokağımızın bu vazgeçilmez gıda unsurunu ABD pazarında da markalaştırmaya çalışıyorlar. Tabii ki hiç kolay değil. Beslenme konusunda bizden oldukça farklı alışkanlıkları olan Amerikalılara Simit ve Çay keyfini kabul ettirmek zaman istiyor. Yine de Türk yatırımcılarımız ellerini taşın altına koyarak başarılı girişimcilik örnekleri veriyorlar ABD topraklarında. Oldukça başarılı konseptler üzerine çalışmalarını yoğunlaştırıp uygulama fazına geçmişler. Umarız ABD pazarı, kıymetlimiz simit ve çayı bağırlarına basar. Zaten bir tadını alsalar bırakamayacaklar..!
ABD pazarının yeniliklere çok açık olduğunu farkettik. Üstelik ülke o kadar büyük ki hammadde bulma konusunda hiçbir sorun yaşamıyorlar. Ülkedeki ofis hayatının yaygın olması evlerde hazır yemek tüketimine tavan yaptırmış durumda. Özellikle büyük şehirlerde mutfakta ocak yanmıyor desek yeridir. Belki geleceğin şehirlerinde yapılan evlerde mutfak bile gereksiz hale gelecek. Ülke büyük, tüketim fazla olunca doğal olarak sektörel işletmelerin sayısı epeyce artmış. Bu da rekabeti doğurmuş doğal olarak. Rekabet ise ürün çeşitliliğini tetiklemiş. Ürün çeşitliliği tüketiciyi bilinçli davranmaya itmiş. İnsanlar daha seçici olmuş ve kalite kriterleri yükselmiş.
Aslında ülkemizin 50 - 100 yıl sonraki gelecek vizyonunu görmek için ABD yaşantısını incelemek yeterli olur.
Amerika’ya gitmeden önce “ Acaba bizim firma ABD pazarına girecek standartlara sahip mi a” düşüncesi hepimizin kafasındaydı. Ancak dönüşte bu endişeler yerini bir eylem planına ve hedefe odaklanmanın keyfine dönüştü. Üstelik çantamızdaki sözleşmelerin varlığı bu inancımızı daha da kuvvetlendirdi.
ABD pazarına girmek hem çok kolay hem de çok zor. Bizim mutfağımız Amerikalılar için tercih edilebilir bir seçenek bunu gördük. Ancak ürün ve ambalaj standartlarımızda kaliteden ödün vermemeliyiz. Ambalajlı ve katma değerli ürünlerle muhteşem mutfağımızın katma değerini dünya ile paylaşabiliriz. Aslında bu hazine başka hiçbir ülkede yok. Elmas toprak altında sadece bir taş parçasıdır; işlenince değerine kavuşur. Elimizdeki hazineyi doğru adım ve projeler ile işleyip gün yüzüne çıkarabiliriz.
Sektörün pek çok dev firmasını bünyesinde barındıran ABD gerçekten de uçsuz bucaksız bir pazar. Gelecek planlarını hazırlarken incelenecek ve örnek alınacak geniş bir çalışma alanı. Hangi işi yapıyorsanız yapın.
APACK AMBALAJ MAKİNE SANAYİ VE TİC.LTD.ŞTİ
0 YORUM